Hıçkırık toplumda sıklıkla görülen bir durumdur ve çoğunlukla geçicidir. Yemeği çok hızlı yemek, gazlı içecekler tüketmek ve hava yutmak gibi faktörler hıçkırığa yol açabilir. Hıçkırık vakaları genellikle birkaç dakika devam eder ve kendiliğinden kaybolur. Bu durumda bazı basit yöntemler uygulanır. Hıçkırık nedenleri ise merak edilen detaylar arasında yer alır.
Hıçkırık solunum kaslarının, diyaframın ve kaburgalardaki kasların düzenli kasılmalarıyla ortaya çıkar. Ani ve hızlı bir nefes almayla ve ses tellerinin kapanmasıyla geçer. Bu esnada duyulan “hıçk” sesi ise bu duruma hıçkırık adını verir. Bir atakta dakikada 4-60 kez tekrarlayarak devam edebilir.
Hıçkırık süresine göre farklı değerlendirilir. Hıçkırık 48 saatten daha kısa sürüyorsa akut hıçkırık; 2-30 gün boyunca devam ediyorsa ‘inatçı hıçkırık” ve 1 aydan daha fazla devam ediyor ise ‘dayanılmaz hıçkırık” olarak tanımlanır.
Sürekli hıçkırık çoğunlukla 48 saatten daha fazla süren ve günlük yaşam kalitesini olumsuz etkileyen bir süreçtir. Bu tür vakalar çok basit sebeplerden kaynaklanabileceği gibi bazı durumlarda ciddi bir sağlık sorununu haber verebilir.
Hıçkırık farklı sebeplerden dolayı oluşabilir. Bu sebeplerden bazıları şöyledir:
Hıçkırığın uzun süre devam etmesi ve hıçkırıkla beraber şiddetli ağrı, nefes almada güçlük ve kusma gibi belirtiler varsa uzman bir doktora başvurmak oldukça önemlidir. 48 saatten daha fazla devam eden ve geçmeyen hıçkırığın bazı sağlık sorunlarının habercisi olduğu düşünülür. Bunlar şu şekilde sıralanabilir:
Hıçkırık oldukça rahatsız edici bir durum olarak aniden ortaya çıkabilir. Genellikle birkaç dakika boyunca süren kasılma hissi zaman zaman birçok insanın tarafından yaşanan geçici bir rahatsızlıktır. Fakat bazı bireylerde hıçkırık daha uzun süre devam eden rahatsız edici bir problem hâlini alabilir. Uzun süre devam eden hıçkırık günlük yaşamı olumsuz etkileyen ve müdahale gerektiren bir durumdur.
Uzun süreli hıçkırığın sebepleri içerisinde sinir sistemi bozuklukları ile birlikte mide problemleri, solunum sistemi enfeksiyonları ve stres gibi faktörler yer alabilir.
Sinir sistemindeki bozulmalar beynin kontrol mekanizmalarının düzensiz çalışmasına neden olabileceğinden hıçkırığı tetikleyebilir. Reflü vb. mide rahatsızlıkları da uzun süren hıçkırığa yol açabilir. Çünkü midede bulunan asit yemek borusuna doğru gelebilir ve uyarıya neden olabilir. Aşırı stres yaşayan kişilerde de uzun süre devam eden hıçkırık görülebilir.
Uzun süreli hıçkırık ile mücadele etmenin birkaç yöntemi mevcuttur. İlk olarak derin nefes almak ve nefesi tutmak gibi basit yöntemler denenebilir. Bunlar diyafram kasılmalarını gevşeterek hıçkırığın durmasına yardımcı olabilir. Bununla beraber soğuk su içmek de sıklıkla uygulanan bir yöntemdir.
Her halükarda uzun süreli hıçkırık durumunda bir uzmana danışılması tavsiye edilmektedir. Bu noktada hıçkırığa neden olan durumu tespit etmek için bazı testler yapılabilir ve uygun tedavi yöntemleri uygulanır.
Bebeklerde görülen hıçkırık anne ve babaların sıklıkla karşılaştığı ve endişe duydukları bir sorundur. Fakat genellikle zararsız ve geçici bir durumdur. Bu sorunu yaşayan ebeveynler hıçkırıkların neden olduğu durumları anlamak ve rahatlamak isterler.
Bebeklerin sindirim sistemi tam olarak gelişmemiştir. Bu sebeple beslenme esnasında hava yutmaları ya da fazla yemeleri durumunda midenin genişlemesi ve diyaframın uyarılması hıçkırığı tetikleyebilir. Bebek büyüdükçe sindirim sistemi gelişir ve hıçkırıklarda azalma görülür.
Genellikle emzirme esnasında ve biberonla beslenirken hava yutmaları kaçınılmazdır. Yutulan hava midede birikir ve diyaframı yukarı doğru ittirir. Bu da hıçkırık hissini tetikler. Bu nedenle beslenme esnasında doğru pozisyon alma, emzirme veya biberonla besleme yöntemlerini doğru uygulamak hava yutmayı azaltabilir ve bu sayede hıçkırık önlenebilir.
Öte yandan reflü bebeklerde sıklıkla görülen bir sorundur. Bu durumda mide asidi yemek borusuna doğru ilerler ve bu da hıçkırığa yol açar. Bebeklerde görülen reflü çoğunlukla kendiliğinden geçer. Fakat geçmeyen şiddetli reflü durumunda doktora başvurulması gerekir.
Bebeklerin ani hava değişimlerine karşı daha hassas olduğu bilinen bir durumdur. Havanın soğuması veya soğuk içecekler diyafram kasını uyarabilir. Bu da hıçkırığa yol açabilir. Bu sebeple bebeği doğru şekilde giydirmek ve ani hava değişimlerinden korumak oldukça önemlidir.
Bununla beraber bebekler de heyecanlanabilir ya da stres yaşayabilir. Bu duygusal değişimler sinir sistemini etkileyebileceğinden hıçkırık hissi tetiklenebilir. Bu durumda bebeğin sakinleşmesini sağlamak hıçkırığı durdurmaya yardımcı olabilir.
Hıçkırığı geçirmek için genellikle solunum yöntemleri denenir. Bunlar içerisinde valsalva manevrası vardır. Bu manevrada ağızdan nefes aldıktan sonra burun kapatılır ve hava ile burunda küçük bir baskı oluşturulur. Bu sayede kulak zarlarının dışa doğru itilmesi sağlanır. Bununla beraber nefes tutma ve aksırma da hıçkırığı geçiren solunum yöntemleri arasında yer alır.
Bir diğer yöntem ise kateter ile üst yutak bölgesi olarak bilinen nazofarenksin tetiklenmesi de hıçkırığın geçmesine yardımcı olabilir. Bu uygulamada nazofarenks kateter ile doğrudan tetiklenebilir. Ayrıca buzlu su ile gargara yapılabilir. Toz şeker ya da sert bir ekmek parçası yenebilir. Dil dışarı doğru çekilebilir ya da limon ısırılabilir.
Öte yandan nefes alırken karbondioksit miktarını çoğaltmak için kısa süreli kese kağıdı ve benzeri bir objenin içerisinde nefes alınması hıçkırığı geçirebilir. Daha büyük sorunlarda ise ilaçlı ya da cerrahi yöntemler ile tedavi uygulanabilir.