HABER

İran ve Mısır'ın değişim arzusu

Mısır ve İran geçmişte darbelere ya da iktidarların Batı eliyle değiştirilmesi çabalarına sahne oldu. Ancak iki ülkenin geçmişlerini yorumlayışlarındaki farklılık, bugüne de yansımış durumda.

İran ve Mısır'ın değişim arzusu

Jon Leyne

BBC Muhabiri

Golf oyununda, Orta Doğulu liderlerin sinirlerine dokunan bir şey var.

Çünkü bu bölgede iktidardan gelip geçen devrimci hükümetler için golf; zenginliğin, ayrıcalıklı olmanın ve yabancı bir kültürün egemenliğinin şeytani bir simgesi olageldi.

Bir süredir Kahire'nin ortasındaki bir adacıkta, Zamalek'te yaşıyorum.

Adanın büyük bir bölümünü Gezira Spor Kulübü işgal ediyor.

Kentin merkezinde tenis, yüzme, at binme ve golf imkânları sunan bir yer burası.

1950'lerde Mısır'da milliyetçilik ve millileştirme rüzgârları eserken, hükümet bu spor kulübünün yüzde 50'sine de el koymuş.

Ben Tahran'dayken İnkılap Kulübü'nün golf sahası çevresinde koşardım.

Bu kulüp de 1979'daki İslam Devrimi'nin ardından Devrim Muhafızları'nın elinde benzeri bir akıbete uğramıştı.

Bu iki spor kulübünde yaşananlar, eski evim İran ile şimdiki evim Mısır arasında benzerlikler ve farklılıklar aramaya itti beni.

Hem Mısır hem de İran binlerce yıllık tarihleri olan, kültürlerinden gurur duyan, genç nüfusa sahip, değişimin peşinde koşan ülkeler...

Ancak bu iki ülkedeki devrimler oldukça farklı çizgiler izledi.

Gezira Kulübü'nü ele alalım. Kulüp şimdi Mısırlılar tarafından işletiliyor ve sahipleri de Mısırlı...

Ama ilk olarak İngiliz askerleri için yapılmış olan bu kulübün içerisinde geçmişini hatırlatan şeyler de var.

Örneğin tahta bir panoda, Mısır'daki tenis şampiyonasını kazananların isimleri yer alıyor.

İlk yıllarda yalnızca yabancı isimlerin olduğu görülüyor.

Ta ki 1929'da, Shukri adlı Mısırlı tenisçi Riches'la birlikte çift erkekler dalında şampiyon olana dek.

"İranlılar ve köpekler giremez." İran'da Şah dönemi hakkında en sık duyulan eleştirilerden biri ülkedeki yabancı kulüplerinden İranlıların dışlanmasıdır.

Hatta, bazı hikâyelere göre, bu kulüplerin kapısında "İranlılar ve köpekler giremez." yazılıdır.

İran'da bu tür ayrımcılıklara ve Batı egemenliğine karşı duyulan öfke, ülkeyi şimdi yönetenlerin dilinde de acı bir tat bırakmış durumda.

Size, sanki daha dünmüş gibi, İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri'nin desteklediği 1953 darbesiyle demokratik yollarla seçilen Muhammed Musaddık hükümetinin nasıl devrildiğini anlatırlar.

Buna karşın, Mısır'a geldiğim bir aydan beri, 1956 Süveyş Krizi'yle ya da Mısır'da dönemin milliyetçi cumhurbaşkanı Cemal Abdül Nasır hükümetine Batı'nın muhalefetiyle ilgili tek bir kelime edildiğini duymadım.

İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad İslam Devrimi'nin şanlı günlerini hatırda tutmaya çalışırken, Mısır'da bu haftaki Devrim Günü için bir yürüyüş düzenlenmesine bile gerek görülmemiş.

Ülke devrimci mayasından arınmış, bir atalete girmiş.

Ayrıca ekonomik liberalleşme rüzgârı da daha hızlı bir büyüme imkânı yaratmış.

Ancak durumdan faydalananlar genellikle elit sınıf olmuş gibi görünüyor.

Kentin dışına yeni malikaneler inşa edilmiş.

Değerlendirilemeyen potansiyel Geçtiğimiz yıl, İran'daki tartışmalı cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından milyonlarca muhalefet yanlısının Ahmedinejad'ı protesto etmek için sokaklara dökülmesine tanık oldum.

Nobel barış ödülünü alan Muhammed El Baradey'in Mısır'a dönmesi ve hükümete sert eleştirilerde bulunması da Mısır'da bir dalgalanma yarattı.

Ama Mısır'da, İran'daki gibi bir kitle hareketinin, sokaklara dökülen heyecanlı genç kuşağın izleri görülmüyor.

Hükümete karşı aynı ölçüde bir öfke yok, ya da belki de bir şeyleri değiştireceklerine dair pek bir umut taşımıyorlar.

İran'da nüfus, özellikle de kadınlar, oldukça iyi eğitimli.

İnternete erişimi olan kişilerin sayısı Mısır'dakilerin iki katı. Okuma-yazma bilmeyenlerin sayısı ise Mısır'dakilerin yarısı kadar.

Ayrıca hükümetlerinin ABD karşıtı çizgisine tezat oluşturur şekilde, Orta Doğu'da en ABD yanlısı nüfusun da İranlılar olduğu şeklinde bazı tespitler yapılıyor.

Ama tüm bunların ötesinde, İran toplumunda Mısır'da ya da Arap dünyasının geri kalanında görülmeyen bir dinamizm var.

Ancak İran ve Mısır'ın ortak yanları da var: Büyük bir potansiyel, değerlendirilemeyen insan kaynakları ve doğal kaynaklar.

Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek'in çevresindekiler sağlık durumunun kötüye gittiği yönündeki söylentileri yalanlıyor.

Ama Mübarek 82 yaşında ve sonsuza dek de yaşamayacak.

Oğlu Cemal'in koltuğu devralması ihtimalinden söz edilse de, Mübarek'in kesin bir halefi yok.

İran'da değişim isteyenler yeni bir hükümet, belki de yeni bir hükümet sistemi istiyor.

Geçtiğimiz yaz bir ara böylesi bir değişim mümkün olabilirmiş gibi görünüyordu.

Mısır'da ise sorunların daha derinde yattığı söylenebilir.

Mısırlıların değiştirmek istedikleri tek şey hükümet değil, toplumun da değişmesini istiyorlar.

Bu yüzden, Mısır'da gerçek bir değişim çok uzun yıllar alabilir.

YORUMLARI GÖR ( 0 )

En Çok Aranan Haberler