İsviçre kuzeyinde Almanya, güneyinde İtalya, batısında Fransa, doğusunda Lihtenştayn ve Avusturya ile sınır komşulukları bulunan bir ülkedir. Denize kıyısı olmayan İsviçre; İsviçre Platosu, Jura Dağları ve Alpler arasında bölünmüş olan 41.285 kilometrekarelik bir yüzölçümüne sahiptir. Topraklarının büyük bir kısmını Alpler oluşturmaktadır. 2021 yılında elde edilen verilere göre İsviçre’de 8 milyondan fazla kişi yaşamaktadır.
Nüfus İsviçre’de genel olarak en büyük şehirlerin yer aldığı platoda yerleşmiş durumdadır. Bu şehirlerden biri ekonomik merkez olarak kabul edilen Zürih diğeri ise Cenevre’dir. Uzun bir silahlı tarafsızlık tarihi bulunan İsviçre Konfederasyonu, 1815 yılından günümüze dek hiçbir savaş durumu yaşamamıştır. 2002 yılına dek Birleşmiş Milletler üyeliği de bulunmayan ülkede etkin bir dış politika sürdürülmektedir. Dünya genelinde barış kurma girişimlerinde oldukça aktif olan İsviçre aynı zamanda Kızılhaç’ın da doğduğu ülke olarak kabul edilmektedir.
Avrupa genelinde Avrupa Serbest Ticaret Birliği’nin kurucu üye ülkelerinden olan İsviçre Schengen Bölgesi’nin de bir parçasıdır. Ülkede kişi başına düşen gelir nedeniyle ülke dünya genelindeki en zengin ülkeler arasında yer almaktadır. Her bir vatandaş için en yüksek gelir seviyesinde mal varlığı tespit edilmiştir. Ekonomik merkez kabul edilen Cenevre ve Zürih dünya genelinde sırasıyla sekizinci ve ikinci yaşam kalitesine sahip olan kentler olarak kabul edilmektedir. Ülke 2023 yılından nominal gayri safi yurt içi hasıla açısından dünyada 18 sıradadır. Satın alma paritesine göre ise 35. en büyük ekonomiye sahip ülkedir. İhracatta dünya genelinde yirminci sırada olan ülke ithalatta on sekizinci sıradadır.
İsviçre’de kültür ve dil açısından da çeşitlilik söz konusudur. Bu konuda ülke dört ana bölgeye ayrılmıştır. Fransızca, Almanca ve İtalyanca dillerinin konuşulduğu bölgeler ile Romanca konuşulan vadiler bu 4 ana bölgeyi oluşturmaktadır. En büyük kentin Zürih olduğu ülkede bu dört dil resmi dil olarak kabul edilmiştir. Hristiyanlık dinine mensup olan kişilerin çoğunlukta olduğu ülkede Katolikler, Müslümanlar ve herhangi bir dine inanmayanlar da yaşamaktadır. Nüfusun çoğunluğunu İsviçreliler oluşturmaktadır.
41.285 kilometrekarelik bir yüzölçümüne ve 2023 yılında yapılan sayım sonucunda açıklanan 8.902.308 civarında bir nüfusa sahip olan ülkede dört farklı resmi dilin herhangi birine öncelik tanınmaması adına ağırlıklı olarak Latince dili konuşulmaktadır. Ülkenin resmi kısaltması da bu nedenle CH olarak belirlenmiştir.
İsviçre’de ilk kez 1848 yılında İsviçre Federal Anayasası kabul edilmiştir. Bu tarihten günümüze dek de bu anayasa varlığını sürdürmektedir. Devletin temelini meydana getiren konfederasyonun kuruluşu da on üçüncü yüzyılın sonlarında olmuştur. Bölgedeki en eski insan kalıntısının 150 bin yıl öncesine tarihlendiği bilinmektedir.
Ülke güneyde İsviçre Alpleri, kuzeyde Jura Dağları ve orta kısımdaki İsviçre Platosu ile birlikte üç ana topografik alana ayrılmıştır. Alpler ülke topraklarının yarısından fazlasını oluşturmaktadır. İsviçre’de yer alan zirvelerden yüz tane kadarı 4000 metre civarı yüksekliğe sahiptir.
İsviçre’de iklim farklı bölgelere göre değişiklik gösterebilmektedir. Genel olarak ılıman iklimin gözlemlendiği ülkede yaz ayları belli bir sıklıkta yağmurlarla geçer. Meralar ve otlatma için uygun olan nem ve sıcaklıklar görülür. Yaz mevsimine kıyasla kış aylarında nem oranı daha düşük olur. Yüksek kısımlarda ise hava koşulları genel olarak aynı seyreder.
İsviçre’deki en önemli şehirlerden biri olan Bern şehrinin ismine ilk kez 1208 yılında hazırlanan bir belgede rastlandığı bilinmektedir. Ülkenin hem en büyük beşinci şehri hem de başkenti olan Bern, İsviçre konfederasyonu ile Bern kantonunun resmi olarak başkenti olma özelliğine de sahiptir. Şehrin nüfusu 143.043 civarındadır. Çevredeki yerleşim bölgeleri ile birlikte şehrin nüfusu 419 bine kadar ulaşmaktadır.
Bern’de yaşayan kişilerin çoğunluğu Bern Almancası konuşmaktadır. Şehrin yer aldığı bölgenin La Tene kültüründen bu yana yerleşimlerin yapıldığı bir bölge olduğu bilinmektedir. Milattan önce üçüncü yüzyıla kadar dayanan, tarihinde birçok topluluğa ev sahipliği yapan bölgede günümüze ulaşan çeşitli kalıntılara göre Orta Çağ’da Bumpliz’de yerleşim olduğu da kanıtlanmıştır.