Kurban ibadeti Hanefi mezhebine göre vacip olarak kabul edilir. İslam’da yer alan diğer mezheplerin birçoğuna göre ise udhiyye kurbanı kesmek sünnet olarak belirtilir. Kurban ibadetinin fıkhî hükmü farklı şekillerde yorumlansa da Müslüman toplumlarda bu ibadet oldukça önemlidir. Bilhassa İslam’ın simgesi ve şiarı olarak kabul edilen ibadetlerden biri olan kurban, asırlardan beri ülkemizin dini yaşamında da önemli bir yere sahiptir.
İslam dinine göre kurban kesmek, akıl sağlığı yerinde olan, ergenliğe girmiş, dinen zengin sayılacak kadar mal varlığına sahip olan her Müslüman kişinin yerine getirmesi gereken bir ibadet şeklidir. Bu ibadet esnasında hayvanı kesen kasaplar da önemli bir rol oynar.
İslam inancına göre kurban kesmenin amacı öncelikle Allah'a olan kulluk ve sadakatin bir ifadesidir. Kurban, Hz. İbrahim (a.s) ve Hz. İsmail'in (a.s) hikayesinden gelen Allah'a olan bağlılığı ve teslimiyeti simgeler. Bu ibadet şekli, inançlı kişilerin Allah'a yakınlaşmalarını sağlar ve O'nun rızasını elde etmelerine vesile olur.
Kurban Bayramı içerisinde kesilen kurbanlık hayvanlar hem kişinin bireysel arınması hem de toplumsal yardımlaşma anlamında oldukça önemlidir. Kurban kesmenin fazileti, bu ibadetin Allah katında büyük sevap getirmesiyle bağlantılıdır.
Kurban Bayramı’nda kurban kesmek belirli şartlar çerçevesinde belirlenmiştir. Kurbanın kesim zamanı, bayram namazı kılınan bölgelerde bayram namazı kılındıktan sonra; bayram namazı kılınmayan bölgelerde ise sabah namazı vakti girdikten sonra başlar.
Kurbanı kesen kasaplar hakkında en fazla merak edilen konu ise ücret alıp almadıklarıdır. Hayvanın kesim süreci ibadet olarak kabul edilmez. Bu sebeple kurbanı kesen kasabın ücret alması caiz olarak kabul edilir.
Diyanet’in bu konuda yaptığı açıklama şu şekildedir:
"Hayvanın kesim ameliyesi/işlemi ibadet değildir. Bu yüzden kurban kesen kasabın ücret alması caizdir. Ancak kesim işini yapan kişiye ücret olarak kurbanın derisi veya etinin bir kısmı verilemez. Çünkü verildiği takdirde, kurban ibadetini yerine getirmek için gerekli maddî külfetin bir kısmı bizzat ibadetin kendisi üzerinden karşılanmış olur. Hz. Ali’nin şöyle dediği rivâyet edilmiştir: “Resûlullah (s.a.s.), develer kesilirken başında durmamı, derilerini ve sırtlarındaki çullarını yoksullara paylaştırmamı emretti ve onlardan herhangi bir şeyi kasap ücreti olarak vermeyi bana yasakladı ve ‘kasap ücretini biz kendimiz veririz’ buyurdu.” (Müslim, Hac, 348-349 [1317]; bkz. Buhârî, Hac, 120-121 [1716-1717])."
markasıdır.
Haber Gönder
