SAMSUN (İHA) - Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erdal Malatyalı, menopozun yaşlılık başlangıcı olmadığını, belirli bir yaşta adet kanamasının kalıcı olarak kesilmesi olduğunu söyledi.
OMÜ Şehir Polikliniği tarafından düzenlenen "Menopoz" adlı panele konuşmacı olarak katılan Prof. Dr. Erdal Malatyalı, ortalama menopoz yaşının, gelişmiş ve sanayileşmiş ülkelerde 50'li yaşların başı olduğunu, Türkiye'de ise 47-48 yaş civarında olduğunu kaydetti. Prof. Dr. Malatyalı, "Kadınlarımızın, günümüzde ortalama 70 yıl yaşadığını düşünürsek, Türk kadını hayatının yaklaşık 20-25 yıllık bölümünü menopoz sonrası dönemde geçirecektir" dedi.
Prof. Dr. Malatyalı, menopozun yaşlılık başlangıcı olmadığını belirterek, "Yalnızca belirli bir yaşta adet kanamasının kalıcı olarak kesilmesidir. Günümüzde modern tıp, menopozu müdahale edilmesi gerekli bir hastalık olarak kabul etmektedir. Çünkü 45'li yaşlarda başlayan ve yaşlılığa kadar uzanan uzun bir dönemde, kadın vücudunda, hem kadın (overleri) yumurtalıklarındaki kadınlık hormonu (östrojenin) eksikliğine bağlı hem de yaşlılığa bağlı organ ve sistem değişiklikleri ortaya çıkmaktadır" diye konuştu.
Menopozdan sonra değişikliklerin hızlandığını vurgulayan Prof. Dr. Malatyalı, "Bu değişikliklerden nörovejetatif (sıcak basması, gece terlemesi, çarpıntı, uykusuzluk gibi) şikayetler, ruhsal durum değişiklikleri (çabuk kızma sinirlenme, konsantrasyon eksikliği, güven azlığı gibi), idrar ve genital yolları ilgilendiren (haznede kuruluk, sık idrara çıkma, cinsel istekte azalma gibi) şikayetlerle cilt sorunları (ciltte kuruma, saçlarda kuruluk gibi) bazıları erken dönemde ortaya çıkar.
Enfarktüs gibi kalp damar sistemini ve eklem ağrısı, osteoporoz gibi kas iskelet sistemini ilgilendiren bazı şikayetler ve belirtiler ise daha uzun dönemde kadının karşısına çıkmaktadır" şeklinde konuştu.
"Böyle bir süreçte tedavinin amacı, öncelikle kadının yaşam süresini uzatmak değil, yaşanan ömür içinde yaşam kalitesini arttırmaktır" diyen Prof. Dr. Erdal Malatyalı, şöyle devam etti:
"Menopoz tedavisi, menopozlu yıllardan önce menopozla ilgili şikayetlerin ortaya çıktığı yıllarda, menopozal geçiş dönemindeki olgularda başlamalıdır. Burada temel amaç tedavi değil proflaksi olmalıdır. Tedavi öncesi her olgunun bireysel bazda (öykü, fizik muayene, laboratuvar tetkikleri, meme ultrasonografisi ve mammografi ile) iyi bir değerlendirmesi yapılmalıdır. Hormon tedavisi önerilen kadınlarda, tedaviye uyumu etkileyen en önemli faktör, meme kanseri korkusudur. Ancak tüm epidemiyolojik çalışmaların sonuçlarına göre 5 yıldan daha az menopoz tedavisi kullanımı meme kanseri riskini arttırmamaktadır. Aksine birçok yönden kadının hayat kalitesini yükseltmektedir. Öte yandan erken yaşlarda, semptomatik kadınlarda, menopoz tedavisine başlanması, kadınların ölüm nedenlerinin başında gelen kardiovasküler hastalık riskini azaltıyor görünmektedir."