

2. Şemsiye
Asur'un başkenti olan Nineveh'in heykellerinde şemsiyeye sık sık yer verilir. Mısırda şemsiye çeşitli şekillerde kullanılmıştır. Çoğu zaman ise palmiye ağacı yaprakları şemsiye olarak kullanılmıştır. 2. Yüzyılda Çin'de kumandan Fu Qian, Han Hanedanı Wang Mang'ın açılır, kapanır ve eklentileri olan bir şemsiyeye sahip olduğundan bahsetmiştir.
3. İşlenmiş kağuçuk
Bir maddeyi sertleştirme 19. yüzyılda ilk defa yapılmaya başlansa da, kauçuğun başka yollarla işlenmesi tarih öncesi zamanlara dayanıyor. Antik mezoamerikanlar, Panama Kauçuk Ağacı'ndan lateksi ayrıştırıyorlardı. Yerel asmanın suyu, ‘sarı papatya', daha sonra latex ile karıştırılarak MÖ 1600'lü yılların işlenmiş kauçuğunu meydana getiriyordu.
3000 yıl sonra gerçekleşen İspanyol İstilası'ndan sonra kauçuk tropikal alanlardan tüm Mezoamerika'ya ihraç edilmeye başlandı. Bulgulara göre kauçuğun ana kullanım alanı top yapımıydı.
4. Spekülüm
Bedenin iç taraflarını özellikle vajina ve serviksi muayene amacıyla bir deliği genişletmek veya açık tutmak için kullanılan ışık kaynaklı ve kaynaksız alettir.
Vajinal spekülüm Romanlar tarafından kullanılmıştır ve bu aletin kalıntıları Pompei'de de bulunmuştur. Aletin ilk örnekleri de buradan çıkmıştır. 18. yüzyıl versiyonlarında da kullanılan iki ya da daha, elle sıkılınca sokulduğu deliği açan bir valfa sahiptir. Soranus, özellikle vajina için yapılan spekülümdan bahseden ilk yazardır. Jinekoloji üzerine yazan Grekoromen yazarlar, vajinal ve rahim hastalıkları teşhis ederken kullanılmasını şiddetle öneriyorlar. Spekülüm, icat edildiği ilk tarihten bu yana fazla değişmeyen nadir tıbbi araçlardan birisi.
5. Tersane
Dünyanın en eski gemi şantiyesi Hindistan'ın Lothal şehrindeki Harappan'da MÖ 2400'lü yıllarda inşa edilmiştir. Lothal'daki tersaneye Sabarmati nehrinden kolayca ulaşılabiliyordu ve bu nehir de Harappan şehirleri ve Saurashtra yarım adası arasında işlek bir ticaret yoluydu. Lothallı mühendisler deniz ticarine büyük önem vermişler, tersanenin yanı sıra bir de depo inşa etmişlerdir. Bu depo, şehrin doğu tarafında bulunuyordu ve arkeologlar bu yapının tam bir mühendislik dehası olduğunu belirtiyor. Deponun şehrin doğusuna kurulma amacı, şehirdeki nehrin yaratabileceği su taşkınından korumaktı ancak deniz kabardığı zaman gemiyle kolayca ulaşılabiliyordu.
6. Sabun
Sabun benzeri en eski madde Antik Babil'e aittir ve yaklaşık MÖ.2800 yılından kalmadır. Sabunun o dönemde basit formülü olarak su, alkali baz, Çin Tarçını yağının MÖ.2200 yılında kilden yapılma bir tablete yazıldığı gözlenmiştir. Mısır'da MÖ.1550 yılında bir papirüs kağıdına yazılan metinde ise Mısırlılar'ın düzenli olarak banyo yaptıkları ve temizlenmek için de hayvan ve sebze yağıyla alkalin tuzu karıştırarak sabun benzeri bir madde elde ettikleri yazmaktadır.
Milâttan sonra ikinci yüz yılda yaşamış Yunanlı bir doktor olan Galen, sabun benzeri bir maddeyi küllü su olarak tasvir ediyor, beden ve giysilerden kirleri atmak için kullandığını bir yazısında bahsediyor. Galen'e göre en iyi sabun Almanlara aitti. Almanlar'dan sonra ise Fransızlar en iyi sabunu üretiyordu. Bu kayıtlar, sabunun ilk defa ne zaman deterjan amaçlı kullanıldığını da gösteriyor.


9. Diş Fırçası
Ağız temizliği için kullanılan araçların geçmişi yazının bulunmasından da öncesine gidiyor. Bu, dünya çapında yapılan kazılarda elde edilen bulgularla da destekleniyor. O dönemde yaşayan insanlar bir çok çeşit fırça kullandılar.
Hintliler Neem ağacından yapılmış bir çeşit sopa kullanıyorlardı. İnsanlar dal parçasının başını diş fırçası kıllarına benzeyene kadar çiğniyorlardı ve sonra da bunu dişlerini temizlemek için kullanıyorlardı. İslam'ın altın çağında Müslüman dünyada da misvak adı verilen bitkiden yaptıkları yine aynı adı taşıyan ve içinde macununu da barından ağaç parçalarını kullanıyorlardı.
