Değer, yaptığı açıklamada, açlık grevleri konusunda, siyasi tartışmaların bir kenara bırakılması gerektiğini, bir insanın yaşamı kadar kutsal ve değerli bir şey olmadığını ifade etti. Değer, "Tecrit ise bir işkencedir. Hiç delil bırakmayan bir işkence. Tutuklu ve hükümlü tecritte bilincini ve hafızasını kaybetmektedir. Tecridin insana verdiği zarar kelimelerle anlatılamaz. Tecrit nereden gelirse gelsin buna karşı çıkmak insan olmanın gereğidir. Tecrit, bir insanlık suçudur. Buna "dur' demek, "ben insanım' diyen herkes tarafından dile getirilmelidir" dedi.
Açlık grevlerini sonlandırmak ve tecriti kaldırmak için çözüm önerisi de sunan Değer, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerin İnfazı Hakkındaki Kanunun 25. maddesine işaret etti. Söz konusu maddenin "f' fıkrasına göre "Hükümlüyü, eşi, altsoy ve üstsoyu, kardeşleri ve vasisi, belirlenen gün, saat ve koşullar içerisinde on beş günlük aralıklarla ve günde bir saati geçmemek üzere ziyaret edebileceğini" belirten Değer, bugüne kadar yapılması gereken hukuki işlemin Öcalan'a vasi atanması olduğunu belirtti. Değer, "Hükümlüler için kanunen bir vasi atanır ve bu vasi hükümlünün yasal haklarını yerine getirir. Kanunen vasi atanması bir zorunluluktur. Atandıktan sonra belirlenen vasi ise Abdullah Öcalan için bir avukata işlemlerin takibi için vekalet verebilir. Vekalet alan avukatın da Abdullah Öcalan'la ceza evinde görüşmesinde hukuken herhangi bir engel yoktur" dedi. (ANKA)