TEKİRDAĞ (İHA) - Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, "Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu ilkeleri dikkate alınmaksızın reform adı altında önlerine konulanı imzalayanlar Türkiye Cumhuriyeti'ni temsil edemezler" dedi.
Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, Cumhuriyet Halk Partililerle (CHP) Çorlu'da bir araya geldi. Çorlu Atatürk Heykeli Meydanı'nda düzenlenen ve binlerce vatandaşın katıldığı mitingde, CHP İstanbul Milletvekili Sefa Sirmen, eski bakan Onur Kumbaracıbaşı, Çevre eski Bakanı Fevzi Aytekin, CHP Şanlıurfa Milletvekili Turhan Tüysüz ile çok sayıda partili hazır bulundu. CHP'nin Mustafa Sarıgül hakkındaki yolsuzluk iddialarıyla komisyon kurmasının ardından düzenlenen ilk miting olan Çorlu Mitingi'nde CHP'li vatandaşlar, Sarıgül'e destek veren sloganlar attı.
Mitingde bir konuşma yapan Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, makam ve şöhrette gözü olmadığını belirterek, Türkiye'nin sıkıntılı günler yaşadığını söyledi. Sarıgül, "Türkiye bugün yoksul, etkisiz ve güçsüz duruma getirilmiştir. Toplumların gelişmişlik kriterlerinden en önemlileri, eğitime ayırdıkları pay ve işsizlik oranıdır. Yanlış ekonomik politikalarla 207 milyar dolara ulaşan kamu borcu, bütçenin yüzde 70'ini alırken, bütçede eğitime ayrılan pay yüzde 1,6'dır. Bugün 72 milyonluk Türkiye'de çalışanların sayısı 20 milyonu bulmamaktadır. Yüzde 3.2'si üniversite mezunu olan Türkiye'de, bugün üniversite mezunlarımızın bile yüzde 52'si işsizdir. 2004 yılının ilk yarısında milli gelir yüzde 12.4 artarken, tarım kesimi yüzde 7.5 küçülmüştür. Buna karşın, toplam nüfusun yüzde 20'sini oluşturan bir grubun, milli gelirden aldığı pay yüzde 50'ye ulaşmıştır. Nerede adil gelir dağılımı? Günümüzde iç karartan siyasi ve ekonomik olumsuzluklar, ülke gerçeklerine ve ulusal gereksinimlere göre değil, yalan ve yanlışa dayanmaktadır" dedi.
Türkiye'nin ciddi bir borç sarmalının içine düştüğünü belirten Sarıgül, "'Kalkınacağız' denildi, borç alındı. Ne kadar kalkındığımız ortada. Türkiye, en temel gıda ürünlerinde dahi dışa bağımlı ülke haline gelmiştir. Pirinçte, 550 bin ton tüketime karşılık, 250 bin ton üretim vardır. Buğday, 1 milyon 100 bin ton ithal edilmiştir.
Ayçiçeği, 2003-2004 sezonunda 400 bin ton ithal edilmiştir. Paralar, kendi çiftçimiz yerine başka ulusların ailelerinin cebine gidiyor" diye konuştu.
Konuşmasında AB konusuna da değinen Başkan Sarıgül, "Son günlerde izliyorsunuz. Bir Avrupa Birliği macerası yaşıyoruz. Yıllardır Avrupa kapılarında adeta yalvarıyoruz. 'Bizi birliğinize alın' diye. Çağdaş bir yaşamı, Çağdaş bir hukuku paylaşmak, refahı paylaşmak elbette benim insanımın da hakkı. Buna hiç kuşku yok. Ama Atatürk'ün Türkiye Cumhuriyeti'ni kapının önünde yıllarca bekletmeye kimsenin hakkı yok. Biz ulus olarak onurumuzla oynanmasına alışkın değiliz. Biz başka ulusların kapısında beklemeye alışkın değiliz. Türkiye bugün umudunu AB'ye bağlamış görünmektedir. AB görüşmeleri yürütülürken, Türkiye tüm sektörlerde önlemlerini mutlaka almak zorundadır. Örneğin tarımda işin aslı hiç de söylendiği gibi değildir. Türkiye'nin AB'ye üye olmasıyla katılacağı 'Ortak Tarım Politikası' tarım sektörünün finansman ihtiyacına ve modernleştirilmesi sorunlarına Çözüm gibi anlatılsa da, gerçek çözüm Ulusal Tarım Politikası'ndadır. Çünkü, bugüne kadar üyelerine milyarlar ödeyen AB, 11 yeni üyesine 2006'ya kadar 520 milyon euro kaynak aktaracağını belirtmiştir. AB'nin fonları artık yüksek rakamlar içermemektedir. Dünya Ticaret Örgütü'nün kararlarından sonra, AB'nin tarım sektörüne ayırdığı kaynaklar daha da azalacaktır. Ve Türkiye üye olana kadar büyük bir olasılıkla AB'de "Ortak Tarım Politikaları'na ayrılan fonlar, uygulamadan kaldırılacaktır" ifadelerini kullandı.
Türkiye'deki enflasyon oranının gerçek oranda düşmediğini kaydeden Mustafa Sarıgül konuşmasına şöyle devam etti:
"Halkımın yaşam standardı her geçen gün daha da zorlaşıyor. Enflasyonu geçici olarak değil, somut ekonomik politikalarla gerçek anlamda düşürmek zorundayız. Avrupa Birliği sürecinde reformlar ve atılımlar yapılırken, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu ilkelerine bağlılık gözetilmeli, reformlar halkla birlikte, halkı katarak yapılmalıdır. Bizim ekonomik programımız, özelleştirmeye de karşı değildir. Ancak Cumhuriyetin yapı taşları olan kurumlar zararına fiyatlara ve kaynağı belirsiz servetlerin sahiplerine teslim edilemez. 21. Yüzyıl Türkiye'sine yakışmayan bu adaletsizlik ve eşitsizlik, ancak sağlıklı sosyal politikalarla ve adil gelir dağılımını içeren ekonomik programlarla ortadan kaldırılabilir. Halktan kopuk, halkla paylaşılmadan ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu ilkeleri dikkate alınmaksızın reform adı altında önlerine konulanı imzalayanlar Türkiye Cumhuriyeti'ni temsil edemezler. Kişisel ya da belli bir grubun istekleri, gerçeklerden kopuk zorlamalar, ya da başka toplumlara özenmeler, başarı şansı olmayan ve Türkiye'ye yakışmayan girişimlerdir. Sürekli değişim ve gelişim esastır. Ancak bu, Türk ulusunun güçlenmesine, birliğine ve bağımsızlığına yönelik olmalıdır."
Sarıgül'ün konuşmaları sık sık "Başbakan Sarıgül" sloganlarıyla kesildi. Başkan Sarıgül, amacının CHP'yi Türkiye Cumhuriyeti'nin en yüksek seviyeye taşımak olduğunu ifade ederek, Cumhuriyet Halk Partisi'nin 54 yıldır tek başına iktidar olamadığını, bunun için gerekli olan tüm çalışmaları yapacaklarını sözlerine ekledi.
Sarıgül, konuşmasının ardından Plan Bütçe Komisyonu eski Başkanı ve Tekirdağ eski Milletvekili Yılmaz Alpaslan'ı evinde ziyaret etti. Eşi ve eski Bakan Onur Kumbaracıbaşı ile yaptığı ziyarette Sarıgül, Yılmaz Alpaslan'dan 'parti büyüğü' diye bahsederek, "Ben Yılmaz Alpaslan'ın talebesiyim. Bu konuşmayı onun talebesi olarak yapıyorum. Bizler Alpaslan'ın Mustafa Üstündağ'ın, Orhan Eyüpoğlu'nun yolunda ilerliyoruz" dedi.
Basın mensuplarının, "İstanbul'a yağmur yağdığında, Türkiye'yi sel aldı zannediliyor. Bu görüntüler AB sürecini ne şekilde etkiler?" sorusu üzerine Sarıgül, "Her yerde problemler var, sorunlar var. Önemli olan bu problemlerin ortadan kalkması. Önemli olan, alt yapıları tamamlanmış şehirler yapmak ve bu görüntüleri yaşatmamak" açıklamalarında bulundu.