BERLİN (İHA) - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Berlin'deki temasları çerçevesinde Almanya Başbakanı Gerhard Schröder'le bir araya geldi.
Başbakanlık binasında gerçekleştirilen yaklaşık 1 saatlik görüşmenin ardından kameraların karşısına geçen iki lider, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne (AB) üyelik sürecine ilişkin önemli mesajlar verdi. Schröder, Türkiye'ye verdikleri desteği yinelerken, 17 Aralık'taki zirvede kullanacakları oyun olumlu olduğunu belirtti. Erdoğan ise, "Türkiye'de sistematik işkence var" iddialarına tepki göstererek, işkenceye karşı en büyük mücadeleyi kendisinin verdiğini dile getirdi.
Görüşmede Türkiye'nin AB'ye üyelik süreci ve Irak başta olmak üzere Ortadoğu'daki gelişmelerin ele alındığını söyleyen Schröder, Erdoğan'ın göreve geldikten sonra başlattığı ve büyük kısmı uygulanan reformların, bir devlet adamının gerçekleştireceği en büyük başarılardan biri olduğunu ifade etti. Reform kanunlarının çıkarılmasıyla işin bitmediğini vurgulayan Schröder, "Uygulama zorlu bir süreç. Ben bunu iç politikada bizzat yaşıyorum. Bu açıdan 6 Ekim'de AB Komisyonu'nun olumlu bir rapor vereceğini düşünüyorum" dedi.
"17 ARALIK'TA OLUMLU OY KULLANACAĞIZ"
17 Aralık'taki zirvede, Türkiye ile üyelik müzakerelerinin başlamasından yana oy kullanacaklarını söyleyen Schröder, "Üyelik müzakereleri başlatılacak. Bunun dışında bir şey olmayacak, bunda hemfikiriz. Bu müzakerelerin zor ve uzun olacağı konusunda ikimiz de gerçekçiyiz. Bunlar açık ve somut bir hedefle sürdürülmeli. Türkiye'ye 40 yıldır, siyasi kriterleri yerine getirdiğinde üyelik müzakerelerinin başlayacağı söylenmişti. Uluslararası politikada verilen sözler tutulmalı.
Benim açımdan daha da önemlisi, bölgenin ne kadar istikrarsız olduğunu hepimiz görüyoruz. Erdoğan'ın yönetiminde Türkiye, bölgede bir istikrar unsuru haline gelmiştir. Aynı zamanda Avrupa'nın menfaati açısından Türkiye'nin bölgede eşi olmayan bir projeyi gerçekleştirmesi çok önemli. Kökten dincilikten uzak, Avrupa'nın aydınlanma değerlerini de özümseyen istikrarlı bir Türkiye'yi yaşama sokma projesi. Bu hem Türkiye, hem de Avrupa için çok önemli" diye konuştu.
"REFORM SÜRECİNDE ÇOK CİDDİ BİR MÜCADELE VERDİK"
Başbakan Erdoğan ise, "dostum" diye hitap ettiği Schröder'le çok verimli bir görüşme gerçekleştirdiklerini söyledi. 6 Ekim'de yayımlanacak ilerleme raporu üzerinde müzakerelerde bulunduklarını belirten Erdoğan, karşılıklı olarak olumlu bir beklenti içerisinde olduklarını dile getirdi. Almanya'nın bu güne kadar Türkiye'ye desteğini esirgemediğini belirten Erdoğan, "Bundan sonra da bu desteğin süreceğinden emin olarak kendilerine teşekkür ediyorum" dedi. Reform süreci içinde anayasa ve yasa değişikliklerinde; muhalefet ve sivil toplum örgütleriyle birlikte, el ele çok ciddi bir mücadele verdiklerini ifade eden Başbakan Erdoğan, "Schröder'in de ifade ettiği gibi, bu uyum yasalarını çıkarmak, problemi çözmüyor. Aslolan uygulamadır. Bu bir zihniyet değişimidir ve farklı bir süreçtir. Bunları uygulamaya koyduğunuzda ciddi sıkıntılar olur. Biz uygulamada kararlıyız. El ele ve dayanışma içerisinde bu uygulama sürecini başarıyla tamamlayacağımıza inanıyorum" diye konuştu.
Erdoğan, 17 Aralık'ta ele alınacak konunun Türkiye'nin AB'ye tam üyeliği olmadığına dikkat çekerek, "Bazı ülkelerde veya bazı medya yansımalarında sanki 17 Aralık'ta üyelik verilecekmiş gibi ifadeler yer alıyor. Bu, müzakere sürecinin başlamasıyla ilgili onayın verilmesidir. Yeni üye olacaklarla birlikte 27 AB üyesiyle el ele yeni bir adım atacağız. Bu, medeniyetler arası uzlaşmanın hakim olacağı yeni bir adımdır. Buraya Türkiye'nin katılması, bu yönden önemlidir. İnanıyorum ki, barışın küreselleştiği dünyanın en önemli sigortası o zaman, AB olacaktır" şeklinde konuştu.
İran ve Irak konusunda da Schröder'le aynı görüşü paylaştıklarını söyleyen Erdoğan, Türkiye olarak Irak'ın bir an önce demokratik ülkeler arasındaki yerini alması gerektiğini kaydetti. Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin bu konuda üzerine düşeceğini yapacağının altını çizdi.
"ÖNEMLİ OLAN BÜTÜN İLKELERİN UYUM İÇİNDE OLMASI"
Almanya Başbakanı Gerhard Schröder, "Helsinki'de alınan kararda, 'kriterleri yerine getirirse Türkiye'nin Aralık sonrasında üyelik müzakerelerine derhal önce başlaması' ibaresi kullanılmıştı. Aralık'ta bazı AB ülkeleri müzakerelerin başlaması için ek şartlar öne sürerse Almanya'nın tavrı ne olacak?" şeklindeki bir soruya "Derhal kelimesi Alman hukukçuların terminolojisi açısından şu anlama geliyor; Herhangi bir haklı neden olmadan geciktirilmesi durumunda. Fakat tam tarihi söylemek şu anda mümkün değil. Bu, müzakerelerin başlaması için komisyonun ihtiyaç duyduğu hazırlık sürecine bağlı. Asıl önemli olan, hedefe kilitlenmemiz ve bütün ilkelerin uyum içerisinde olması. Almanya'nın bu yönden herhangi bir sorunu yok. Diğer ülkeler de böyle" diye cevap verdi.
Schröder, "İlerleme raporunda Türkiye'de halen sistematik olmasa bile işkence olduğu yönünde ibare var. Almanya böyle bir ülkeyle müzakerelerin başlamasını destekleyebilir mi?" şeklindeki bir soruya ise "Uygulama süreci çok önemli denildi. Her ilerleme raporunun en önemli unsurlarından biri budur. Herşey istenildiği gibi olsa bu süreci takip etmenin anlamı da kalmaz. Uygulama bir süreçtir. Burada şunu göz ardı etmemek gerekir. Erdoğan göreve geldiğinden beri reformlar konusunda ortaya konan kararlılık ve hızı görürsek, gelecekte de bu olumlu uygulama sürecinin yaşanacağı sonucuna varırız. Başbakan bu güveni hak ediyor" karşılığını verdi.
Sistematik işkence iddialarına tepki gösteren Erdoğan ise, AB Komisyonu'nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Gd'fczakerelerde bulunduklarını ünther Verheugen'in Türkiye ziyaretinde de bu sorunun gündeme geldiğini hatırlattı. Ziyaretin ardından Türkiye'ye bağımsız bir heyet gönderildiğini söyleyen Erdoğan, araştırma sonunda hazırlanan raporda, işkenceye sıfır tolerans gösterdiklerinin belirtildiğini ifade etti. Başbakan Erdoğan, "Türkiye'de ne sistematik işkence vardır, ne de bizim dönemimizde sistematik işkence dışında bir işkence vardır. Olamaz. Bunun en büyük mücadelesini verenlerden biriyim. Bireysel bazı uygulamalar varsa tereddütsüz üzerine gideriz" dedi.
Başbakan Erdoğan, basın toplantısının ardından, kendisine "Yılın Avrupalısı" ödülünün verileceği törene hareket etti.