Son dakika: Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında yapılan AK Parti Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısı sona erdi. Basına kapalı gerçekleşen Parti Genel Merkezi'ndeki toplantı yaklaşık 50 dakika sürdü.
AK Parti'de Olağanüstü Büyük Kongre hazırlıkları devam ederken, kongrenin Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığında, 7 Ekim'de yapılmasına karar verildi.
12 Eylül günü gerçekleştirilecek Merkez Yürütme Kurulu’nda ise, teşkilat başkanlığı tarafından 7 Ekim’de yapılacak olağanüstü kongrenin sunumu gerçekleştirilecek ve kongrenin teması oluşturulacak.
MKYK toplantısında başta ekonomideki son durum olmak üzere terörle mücadele ve dış politikadaki gelişmeler de değerlendirildi.
Toplantının ardından açıklamalarda bulunan AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik'in konuşmasından satır başları şöyle:
Büyük kongre öncesinde hazırlıklarımızı gözden geçirdik. Birim başkanlarımız gerekli hazırlıkları sundular MKYK'mıza. Teşkilat başkanlarımız hazırlıklarını sundu. Önümüzdeki yerel seçimlere dönük olarak değerlendirmemizi de yaptık.
En önemli konulardan biri önümüzdeki yerel seçimlerdir. Milletimizin huzuruna gidip yerel yönetimlerle ilgili bir kere daha yapılanları milletimizin onayına arz edeceğiz.
Cumhurbaşkanımız hem MKYK'mıza hem de bütün teşkilatlarımıza önümüzdeki yerel seçimlere güçlü şekilde hazırlanma konusunda talimatlarını verdi. İstanbul ve Ankara başta olmak üzere geçtiğimiz dönemde hizmetsizlikle karşı karşıya kalan büyükşehirlerimiz ve diğer şehirlerimiz başta olmak üzere yeniden güçlü belediyecilik anlayışıyla buluşması için Cumhur İttifakı'nın yönetimde olmadığı yerde bunun güçlü şekilde hayata geçirilmesi için gereken talimatları verdi.
Bütün birimlerimiz genel merkezde ve MKYK'da bu değerlendirmeleri yaparak yerel seçimlere hazırlık konusunda üzerlerine düşenleri yapacaktır. Teşkilatlarımız zaten her zaman seçime güçlü şekilde hazırdır.
Geçtiğimiz seçimin tartışmaları bitmedi. Aslında milletimiz açısından bitti. Seçim sonucunu Türkiye'deki herkes net şekilde algılamışken algılamayan tek kişi Sayın Kılıçdaroğlu. Yaptığı bir açıklamada "Seçim tek başına siyasal iktidara meşruiyet kazandırmaz" dedi. Tehlikeli bir şey yapıyor. Bu açıklamalarında neyi kastettiğini CHP seçmeni bile anlamlandırabilmiş değil.
Normal şartlarda ağır bir yenilgi almıştır. Büyük iddialarla 7'li masa kurmuştur. Bu masanın siyasi sonuç alamadığı ortaya çıkmıştır. Bu masanın ortaklarının her birinin Kılıçdaroğlu'na, CHP'ye dönük ağır eleştirileri vardır. Normal bir siyasetçinin, bırakın bir genel başkanı, bu kadar girift ilişkilerden sonra bir açıklamada bulunması gerekir. Fakat Kemal Kılıçdaroğlu'nun açıklama yapamayacağı durumlar olduğundan sürekli olarak kaybettiği seçimin meşruiyetini tartışmaya getiriyor konuyu.
Tehlikeli bir oyun oynuyor. Oyun şu: Kendi koltuğunu korumak adına Türkiye'nin demokrasisini zehirlemekten kaçınmayacağını göstermektedir.
Kılıçdaroğlu'nun kendi partisinde kendisi adına yüksek baskılı stresle 'tek adam' rejimi kurduğu ortaya çıktı. Gelinen noktada ittifak ortaklarına dönük olarak da bir dürüstlük içinde olmadığı, kendi ortaya koyduğu yaklaşımlarla ortaya çıkıyor. Bütün bu tabloda kaybolmuş, bir siyasi yenilgi abidesi haline gelmiş ve kendi partisine büyük siyasi kayıplar yaşatmış, kendi ittifak ortaklarına yalan söylemiş ve en önemlisi de büyük milletimize yalan söylemiş.
Niçin bu girift ilişkiler içerisinde ilkesiz ve tutarsız şekilde hareket etti? Bunlarla ilgili söyleyecek bir şeyi olmadığından sürekli olarak seçimin sonuçlarının meşruiyetini tartışmaya açmaya çalışıyor. Hukuken ve siyaseten hayatı sonlanmış birinin ortaya koyduğu bir yalan siyasetinden başka bir şey değil. Siyaseten sona erdi çünkü büyük bir yenilgiyle karşı karşıya kaldı.
Biz seçim sonuçlarının meşruiyetini bu şekilde tartışmaya açanların Yassıada rejiminden beri aşinasıyız. Siyasetin varlığını kaldırmak isteyen, Türkiye'deki siyasi birikimi yok etmiş olan bir yaklaşımı bugün bir siyasi partinin genel başkanı olarak Kılıçdaroğlu'nun taşıyıcı olması vahimdir. Bu Yassıada zihniyetidir.
Tabii ki demokrasimizi, sivil siyaseti savunacağız. Seçim sonuçlarının meşruiyetini tartışmaya açan Kılıçdaroğlu sadece kendisinin siyasi ahlakını tartışmaya açmış olur.
Dün Rumlara gösterilen müsamaha bugün KKTC'ye, Kıbrıs Türklerine sağlanmıyorsa demek ki burada bir çifte standart vardır. BM'den bu durumu eşitlik temelinde değerlendirmesini bekliyoruz.
Cumhurbaşkanımız yakın zamanda Soçi'ye ziyareti olacak. O ziyaretin ardından bu konuda yeni aşamalara geçilebileceğini değerlendiriyoruz.
Sayın Bahçeli, açıklamasında Cumhur İttifakı'nın birlik ve beraberliğinin altını bir kez daha çizdi. Bu son derece kıymetli. Sayın Bahçeli'nin altını çizdiği çelişki son derece önemli. Daha birkaç ay öncesine kadar her biri birer cumhurbaşkanı yardımcılığı almak isteyen 6'lı 7'li masa kuranlar bugün her biri tek başına hareket edeceğini, diğerlerinin yanlış yaptığını söylüyor. Bu mesele ciddiyetsizlik boyutuna vardı. Bunun ciddiye alınacak tarafı kalmamıştır.
Bahsettiğiniz milletvekili ve birkaç tane benzerinin sayın Cumhurbaşkanımıza dönük ifadeleri ahlaksız ve adapsızdır. Topluma hesap vermeleri gereken bir tablo var. AK Parti'mizin İzmir milletvekili arkadaşlarımız gereken cevabı vermiştir. Bu üsluplara, bu söylemlere sağlıklı bir parti yönetimi olsa CHP'nin önce böyle bir siyasi üslup bize yakışmaz diye onların ceza vermesi gerekir. Siyaseti zehirleme gibi bir tutum içerisindeler.