Ramazan ayına sayılı günler kala Diyanet İşleri Başkanı Erbaş’tan teravih namazıyla ilgili açıklama geldi. Bir süredir konuşulan teravih evde mi kılınacak, camilerde mi kılınacak sorusu da netlik kazanmış oldu. Diyanet İşleri Başkanı Erbaş’ın, "Yaptığımız istişareler neticesinde teravih namazını camilerde değil evlerimizde kılmanın uygun olduğuna karar verdik" dedi. Mübarek üç aylardan sonuncusu olan Ramazan ayında oruç tutmaya başlayacak Müslümanlar 12 Nisan gecesi ilk teravih namazını kılacak. 13 Nisan günü yılın ilk orucunu tutulacak.
Ülkemiz başta olmak üzere pek çok İslam ülkesinde teravih namazı cemaatle 20 rekât olarak kılınmaktadır. Teravih namazı, iki rekâtta bir ya da dört rekâtta bir selam verilerek toplamda yirmi rekât olarak kılınır. Hasta veya yorgun olanlar, yirmi rekâtın tamamını kılmakta zorlanırlarsa, bu fazileti kaçırmamak için teravih namazını sekiz rekât olarak da kılabilirler. Zira Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur:
“Faziletine inanarak ve mükâfatını umarak Allah rızası için ramazan gecelerini (teravih vb.) ibadetlerle geçiren kimsenin geçmiş günahları bağışlanır.” (Buhari, Teravih, 1 (2008); Müslim, Namaz, 173 (759). Teravih namazı, yatsı namazının son iki rekât sünneti kılındıktan sonra eda edilir, yatsıdan önce kılınması caiz değildir. Vitir namazı ise genellikle teravihten sonra kılınır.
Teravih namazı her iki rekâtta bir selamla kılınacaksa sabah namazının sünneti gibi kılınır. Dört rekâtta bir selamla kılınacaksa, ikindinin sünneti gibi kılınır. Vaktinde kılınmayan teravih namazı sonradan kaza edilmez. Teravih namazının tamamı tek namaz hükmünde olduğundan bu namaz için baştan bir niyet yeterli ise de aralarda verilen selamdan sonra namazdan çıkılmış olduğundan yeniden namaza başlarken tekrar niyet edilmesi ihtiyata daha uygundur.

Nafile namazların tek başına kılınması daha faziletli olduğu hâlde, teravih namazının cemaatle kılınması Hz. Peygamberin (s.a.s.) uygulamasıyla sabittir. Nitekim Hz. Peygamber teravih namazını birkaç defa cemaate kıldırmış, ancak daha sonra farz olur düşüncesiyle cemaate kıldırmaktan vazgeçmiştir. (Buhârî, Salâtü’t-Teravih, 1; Müslim, Salâtü’-Müsâfirîn, 177).
Hz. Ömer halife olunca, halkın dağınık bir şekilde teravih namazı kıldıklarını görüp, tekrar cemaatle kılınmasının daha uygun olacağını düşünmüş ve sahabeyle istişare ederek bu namazın yeniden cemaatle kılınmasını başlatmıştır. Halkın vecd içinde bu namazı kıldıklarını görünce, “Ne güzel bir âdet oldu” diyerek memnuniyetini belirtmiştir (Buhârî, Salâtü’t-Teravih) Hz. Ali de, bu uygulama sebebiyle “Ömer mescitlerimizi teravihin feyziyle nurlandırdığı gibi, Allah da Ömer’in kabrini öyle nurlandırsın.” (Müttakî, Kenzü’l-ummâl, XII, 576) diye dua etmiştir.
Teravih namazının camide cemaatle kılınması sünnettir ve sevabı çoktur. Ancak salgın koşullarından dolayı bu yıl evde kılınmasına karar verilmiştir.
Teravih ve vitir namazının vakti, yatsı namazının vaktidir. Ancak hem teravih hem de vitir namazı, yatsı namazının farzından sonra kılınır. Bu itibarla yatsı namazının farzından önce kılınan teravih ve vitir namazlarının iade edilmesi gerekir. Eğer vakit çıkmış ise; teravih’in kazası gerekmez, vitrin kazası gerekir.