HABER

AK Parti Kayseri milletvekili Böhürler'den 'kayyum' değerlendirmesi! "Sürecin bir parçası"

AK Parti Kayseri milletvekili Ayşe Böhürler, Habertürk'te Esma Toptaş'ın sunduğu programda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Böhürler, son dönemde görülen belediyelere kayyum atama süreçleriyle ilgili "Şimdi bir barış sürecine girdi Türkiye. Terörsüz Türkiye adını koyduk. Bu terörün bitirilmesine yönelik her türlü eylem bu süreç içinde hükümet tarafından gerçekleştirilecek. Kayyumu da bunun bir parçası olarak görüyorum." yorumunda bulundu.

AK Parti Kayseri milletvekili Böhürler'den 'kayyum' değerlendirmesi! "Sürecin bir parçası"

Son dönemde gündemde olan belediyelere kayyum atama süreçleriyle ilgili AK Parti Kayseri milletvekili Ayşe Böhürler önemli açıklamalarda bulundu. Böhürler konuyla ilgili görüşlerini Esma Toptaş'ın moderatörlüğünde Habertürk canlı yayınında aktardı. O röportajdan öne çıkanlar şu şekilde:

Screenshot_3

SORU:

Şimdi biraz da iç siyasete bakalım. Son iki gündür çok hareket var. Mesela bugün Van Belediyesi'ne kayyum atandı. Bu sabah kayyum atandı. Bu kayyum sürecini nasıl değerlendirirsiniz? Kayyum devam eder mi? Bir de devam eden bir proje var: Terörsüz Türkiye projesi. Ekim ayından bu yana ciddi adımlar atıldı. Hatta malum, bugün sembolik bir gün; terör örgütü lideri Abdullah Öcalan'ın yakalanmasının 26. yıldönümü. Aslında bugüne dair bir beklenti vardı. Kendi kurduğu terör örgütünü lağvetmesi için beklenen çağrıyı bugün yapacağına dair bir beklenti oluşmuştu haftalardır ama bugün olmadı. Herhalde önümüzdeki süreçte bekleniyor. Peki, bir taraftan kayyum süreci devam ediyor, bir taraftan terörsüz Türkiye projesi devam ediyor. Nasıl etkiler? Ne dersiniz?

CEVAP:

Şimdi bir barış sürecine girdi Türkiye. Terörsüz Türkiye adını koyduk. Bu terörün bitirilmesine yönelik her türlü eylem bu süreç içinde hükümet tarafından gerçekleştirilecek. Kayyumu da bunun bir parçası olarak görüyorum. Çünkü belediyelerin terörle ilişkili ekipleri, işleri noktasında kayyum atanması uygun görülmüş. Tabii orada hukuki işler var, soruşturmalar var, takipler var, istihbari bilgiler var. Bütün bunlarla ortaya çıkan bir süreç. Bu aslında terörden arındırılması noktasında o bölgelerin etkili ve önemli bir adımı diye düşünüyorum. Bu süreci Abdullah Öcalan'ın terör silahlarını bırakın diyeceği güne kadar gelecek olan süreci kolaylaştıracak bir adım olarak görmek lazım. Erken bir yargıda bulunmaya gerek yok. Biraz beklemek, bu sürecin gidişatını görmek gerekiyor. Çünkü bütün bu kayyum gibi yapılan işlerde istihbari bilgiler, devletin hükümetin orada çalışan ve yapılan işlere ilişkin elde ettiği kanıtlar var. Hukuki süreçlerin işlediği bir dönemden söz ediyoruz.

Çünkü bir defa terörle ilişkili pek çok kişi bu kurumlarda çalışıyor. Buradaki gelir, devlet belediyelerinin gelirlerinin terör örgütüne aktarılması gibi çeşitli konular var. Şu anda ben davanın detayına hâkim değilim. O yüzden detaylı bir bilgi veremeyeceğim ama bütün bunların hepsinin birden değerlendirildiğini düşünüyoruz. Türkiye'yi terörden arındırmak asrın projesi. Çünkü 1979’da kurulan PKK ile terörle mücadele ediyoruz ve bir sürü insanımızı kaybettik. Bu süreçte 50.000’e yakın insanımız var. Bunun içinde yaralılarımız, sakat kalan gazilerimiz var. Müthiş bir mücadele veriyoruz. Hatırlarsınız, köy baskınlarını, vatandaşın içinde yapılan terör eylemlerini, intihar saldırılarını, ölüm oruçlarını... Böyle bir geçmişten geliyoruz ve hepimizin hayatı bu süreç içinde korkarak, endişe ederek geçti. Türkiye bir adım daha ileri gitmek istiyorsa, ki gitmek zorunda, dünyanın geleceği bugün gördüğümüz çatışmalar, Çin-Amerika arasında yeni bir dengenin oluşmaya başladığı, Birleşmiş Milletler gibi kurumların bile etkisizleştiği bir ortamda ayağımızı yere sağlam basmamız lazım. Sıkı durmamız, birbirimizle dayanışma içinde hareket etmemiz lazım. Bu süreçte terör bizim için en büyük risk. Nifak ve bizim geleceğe bırakacağımız miras açısından da Türkiye'nin geleceği açısından da büyük bir sorun. Biz bu sorunu geçmişten bugüne gelen, 1979’dan gelen bu sorunu bu iktidar döneminde, Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, Sayın Bahçeli'nin bu konudaki kararlı desteği ve tutumuyla çözmek istiyoruz. Türkiye'yi terörsüz, güvenilir bir ülke haline getirmek istiyoruz ki Türkiye'nin geleceği daha güvenilir bir şekilde yapılandırılsın, yatırımcılar gelsin ve geleceğe dair stratejik adımlar daha kolay atılsın.

SORU:

Peki, terör örgütü liderinden o çağrı ne zaman gelir ve nasıl şekilde gelecek?

CEVAP:

Bu süreç içinde hem partililer var hem de istihbaratın, devletin birimlerinin yer aldığı bir süreç. Görüşmeler devam ediyor. Tabii onun ne zaman olacağına dair bir öngörüde bulunmak veya bizim böyle bir bilgiye sahip olmamız mümkün değil. Ama biz dileriz ki bu çağrı bir an önce olur, bir an önce silahlar bırakılır ve terörle mücadeleye harcadığımız bütçeyi ülkenin kalkınmasına harcarız.

Son iki gündür Türkiye'nin gündeminde TÜSİAD başlığı var. TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı hakkında soruşturma açıldı. Malum, o konuşmaya çok yüksek bir tepki geldi. Nasıl değerlendirirsiniz? Hem o konuşmayı hem de soruşturmayı... Türkiye'nin bir hafızası var. Hafızasında daha önce 28 Şubat öncesinden başlayarak 12 Eylül sonrasında ve çeşitli dönemlerde TÜSİAD'ın yayınladığı bildiriler, darbe ortamlarına yapılan hazırlıklar gibi bir tarihî geçmiş var. Şimdi bu son yayınlanan bildiri, böyle bir tarihî hafızayı gözümüzün önüne getirmiş oldu. Tabii ben hukuki süreci bilmiyorum, detaylı okumadım ve incelemedim. Ama bu bir bildiri değil, iş adamlarının kendi aralarındaki bir görüş paylaşımı da olabilir. Bir bildiri gibi de ele alınmayabilir. Ama sonuçta demokraside seçilmiş bir hükümete "hatırlatma" yapmak veya o hükümete parmak sallamak gibi bir algıdan uzak olmalıydı diye düşünüyorum.

Biz daha önce elitlerin, askerî vesayetin etkisindeki siyaseti demokratik bir sürece evirdik. Cumhurbaşkanımızın yaptığı en büyük liderlik bunu değiştirmekti. Daha önce Talat Sait Halman'ın anı kitabında okumuştum. Nihat Erim hükümeti döneminde kültür bakanı oluyor ve diyor ki: "Yaptığı her şeyi Başbakan askerlere sorardı. Askerler izin vermiyor, bakan atamalarını, projelerin yürürlüğe girmesini..." Yani "Emredersiniz komutanım!" diyen bir sistemden, bugün demokrasinin geldiği yere... Bu emir-komuta sisteminin yan aktörleri içinde bazen iş adamları grupları, bazen anayasa hocaları oldu. Farklı ittifaklar ettikleri yerler oldu. Bugün gelinen noktada kimsenin kimseye "hatırlatma" yapmaya hakkı olmadığını düşünüyorum. Elbette herkes görüşünü açıklayabilir ama bu bir hafızaya dokundu. Türkiye tarihinde bu işin bir geçmişi var. Biz daha önce TÜSİAD'ın toplantılarının, bildirilerinin nelere yol açtığını görerek bugüne geldik. Bunları değiştirmek için mücadele ediyoruz. Sonuçta AK Parti iktidarının en büyük mücadelesi vesayet sistemini sonlandırarak halkın iradesinin tecelli etmesidir. Şimdi bu geçmişe dair hafızayı canlandırmış oldu. Sonuçta seçilmiş bir hükümet var. Halkın onayladığı icraatları, projeleri var. Halk zaten ona göre veriyor oyunu. Buna karşı güç odaklarının—iş çevreleri, askerî çevreler veya dış çevreler—parmak sallayarak uyarı yapması doğru demokrasiler açısından doğru bir yöntem değil.

SORU:

Siyasette hareketlilik var. Özellikle cumhurbaşkanlığı adaylığı süreci... 23 Mart'ta bir ön seçim yapılacak. Ekrem İmamoğlu'nun oradan aday çıkacağı görünüyor. Bir de kurultayla ilgili tartışmalar var. 2023’te yapılan kurultayla ilgili soruşturmalar vesaire de var. Bu adaylık sürecini nasıl değerlendirirsiniz? Nasıl bakarsınız?

CEVAP:

Daha çok erken. Seçim sanki yarın olacakmış gibi Cumhuriyet Halk Partisi şimdiden kendi içinde bu kavgalara girmesi ilginç ve tuhaf. Bir adaylık kavgası var. Bu da müthiş bölünmüş bir yapı ortaya koyuyor. Biz bu kavgaya anlam veremiyoruz. Kendi aralarında sürdürdükleri bir kavga. Daha seçimin adı yokken, seçime uzun bir süre varken bütün bu kavgayı anlamlandırmak çok zor. Normal süreç içinde izliyoruz. Sadece parçalanmış bir yapı görüyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi, cumhuriyetin kurucu partisidir. Bu parçalanmışlık, başkan olmak için yapılan kayıkçı kavgasıyla olacak iş değil. Ciddiyet, disiplin, birlik ister. Şu aşamada böyle bir ciddiyet görmüyoruz.

Bu arada, Pakistan'da Atatürk Bulvarı vardır, İslamabad şehrinde. Cumhurbaşkanımızın ziyaretinin ardından bir caddeye Erdoğan ismi de verilecek. Bu da önemli bir detay.

Son olarak, bugünün önemli manşetlerinden biri: Hamas ve İsrail arasındaki 6 esir takası gerçekleşti. Biliyorsunuz, Trump günler önceden tehdit etmişti.

YORUMLARI GÖR ( 0 )

En Çok Aranan Haberler