Bıçağın tabağa sürtme sesi veya diş gıcırdatma sesi gibi sesler insanları neden rahatsız eder?

İnsan kulağı belirli seslere daha duyarlı bir yapıya sahiptir. Sürtme ve gıcırdatma sesleri yüksek frekanslı ve keskin olduklarında işitme sistemini aşırı derecede uyararak rahatsızlık hissini artırır. Bu rahatsızlık hissi kişiden kişiye değişiklik gösterebilir. Birçok insan bu durumdan neden rahatsız olduğu merak eder. Peki, bıçağın tabağa sürtme sesi veya diş gıcırdatma sesi gibi sesler insanları neden rahatsız eder?

Günlük yaşamda sıkça karşılaşılan sürtme ve gıcırdatma gibi sesler ortamın sakinliğini bozduğu gibi kişilerde huzursuzluk yaratmaktadır. Örneğin, sessizlik aranan bir mekanda tekrarlayan bu tür sesler stresi yükseltir ve konforu azaltır. Bu yüzden birçok insan bu tür seslere karşı çeşitli çözüm yöntemleri arar. Öte yandan sürtünme ve gıcırdatma gibi seslerin neden rahatsızlık yarattığı da merak edilen konulardan biridir.

Reklam
Reklam

Bıçağın tabağa sürtme sesi veya diş gıcırdatma sesi gibi sesler insanları neden rahatsız eder?

Bıçağın porselen bir tabağa sürtmesi, dişlerin birbirine gıcırdatılması ya da metalin metale değmesi gibi keskin ve tırmalayıcı sesler insanlarda yoğun bir rahatsızlığa neden olur. Bu durum değişen hassasiyet oranına göre farklılık gösterse de tiksinti hissi oldukça yaygın bir durumdur. Bu tür seslere verilen tepki kişisel bir hassasiyetle açıklanamaz. Bütün faktörler bir araya geldiğinde insan biyolojisi, psikolojisi ve evrimsel geçmişiyle ilişkilendirilir.

İnsan kulağının en hassas olduğu frekans aralığı 2.000 ile 4.000 Hz arasındadır. İlginç bir şekilde bıçak-tabak sürtünmesi ya da diş gıcırdatma sesi gibi seslerin büyük bir bölümü de bu frekanslarda yer alır. İnsanların işitme sistemi bu aralığa karşı daha duyarlı olacak şekilde evrimleşmiştir. Bebek ağlaması, tehlike sinyalleri, çığlık gibi hayatta kalma açısından kritik öneme sahip seslerin çoğu da bu frekanslarda bulunur. Bu yüzden beyin bu frekanslardaki ani ve keskin sesleri standart seslerden daha yüksek bir öncelikle işler. Bu da kişide istemsiz bir uyarılmışlık hâline neden olur.

Reklam
Reklam

Bir diğer sebep ise bu seslerin düzensiz ve tahmin edilemez olmasıdır. Yumuşak ve ritmik sesler insan zihninde sakinlik ve düzen algısı yaratır. Keskin sürtünme ve gıcırdatma sesleri ise kaotik dalgalanmalara sahiptir. Beyin bu belirsiz sesleri potansiyel tehdit olarak algılar. Bazı araştırmalara göre bu sesler amigdala aktivasyonunu artırır. Amigdala için ise beynin tehlike ve stres sinyallerini yöneten merkezidir diyebiliriz. Bu durumda kişi bir anda kasılabilir, yüzünü buruşturabilir ya da zihinsel huzursuzluk hissedebilir.

Diş gıcırdatma sesi ise işitsel rahatsızlığın yanı sıra “yansıtmalı duyusal tepki” olarak bilinen bir olguyu harekete geçirir. Bir kişinin dişlerini birbirine sürttüğünü duymak birçok insan için kendi dişlerinde yaşıyormuş gibi bir tepkiye neden olur. Bu beynin işitsel uyaranları bedensel bir deneyimle ilişkilendirmesiyle ortaya çıkar. Empatik duyusal yansımalara hassas kişiler diş gıcırdatma sesini duyar duymaz dişlerinde kamaşma ve midenin kasılması gibi fiziksel tepkiler gösterebilirler.

Reklam
Reklam

Bıçağın tabağa sürtmesi gibi seslerin rahatsızlık vermesinin nedeni de kültürel ve sosyal öğrenmeyle ilgili olabilir. Yemek sırasında duyulan metalik sesler çoğu kültürde uygunsuz ve rahatsız edici olarak kabul edilir. Küçük yaşlardan itibaren bu seslerin olumsuz bir durumla ilişkilendirilmesi yetişkinlikte de aynı tepkiye yol açar. Bu yüzden hassasiyetin sadece biyolojik nedenlerden kaynaklandığı söylenemez.

Psikolojik durumlar da rahatsızlık seviyesini etkilen unsurlardır. Örneğin, stresli ve dikkat dağınıklığı yaşayan kişiler bu tür yüksek frekanslı seslere karşı daha hassastırlar. Benzer şekilde sessizlik gerektiren bir ortamda ani bir sürtünme sesi çok daha büyük bir rahatsızlık yaratabilir. Çünkü zihnin sakinlik beklentisi bozulmuş olur.

Bütün bu etkenler birleştiğinde bu tür seslerin neredeyse evrensel düzeyde rahatsız edici olduğu daha anlaşılır hâle gelir. Bu rahatsız edici sesler insan evrimi boyunca tehlikeli olabilecek durumlarla bağlantılı olarak yorumlanır. Fiziksel yansıma, kültürel öğrenme ve psikolojik durumlar da bu rahatsızlık hissini artırır.

Reklam
Reklam
Haberin Devamı İçin Tıklayın
Anahtar Kelimeler: