İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, 6 Şubat 2023’te meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerde yaşamını yitiren vatandaşları, 04.17’de, kar yağışı altında AKOM önünde andı.
Türkiye’yi 26 yıldır yöneten iktidarın, 1999 Marmara ve 6 Şubat 2023 Kahmaramanmaraş depremlerinden gerekli dersleri almadığını söyeleyen İmamoğlu, “Kalkıyor bu ülkeyi yöneten insan ve bir kısım yönetici, 5-5,5 yıldır bu şehirde görev yapan beni ve bu dönemin yöneticilerini ya da bir yıl önce görevi alan bir kısım ilçelerin yöneticilerini, İstanbul adına suçlayıcı bir tweet atabiliyorsa, bir paylaşımda bulunabiliyorsa, bu, ülkemizin yönetimi adına da bir çürümüşlüktür. Çok net ifade ediyorum. Bunları konuşmak zorundayız. Halbuki bu 25 yılın içerisinde, 45 kanun, 11 yönetmelik çıkarılmış afetlerle ilgili. Ama kanun çıkarmakla, o kanunu halkın yararına uygulamak arasında ciddi bir fark vardır. Görüyoruz ki bu yasalar, ne yazık ki afet sürecine dair değil, rant odaklı uygulamalar için kalkan olarak kullanılmıştır” dedi.
İmamoğlu, gazetecilerin hakkında son hazırlanan iddianameyle ilgili sorusuna da şu çarpıcı yanıtları verdi:
“Hakkımdaki davanın sahibinin, altında imzası olan başsavcı vekilinin olmadığını ya da başsavcının olmadığını ifade etmek isterim. Başsavcı da değil, başsavcı vekili de değil. Davacı olan Sayın Cumhurbaşkanı'dır, Sayın Erdoğan’dır. Tüm davalarımın altında onun imzası vardır. O kadar öfkeli ki, şu ana kadar benimle ilgili istediği hapis cezası tam 17 yıl olmuştur. Yanında bana aynı zamanda üçüncü kez de siyasi yasak talep etmekte. Onun davası da aslında baktığınızda ben değilim. Benimle değil, benim nazarımda milleti dava ediyor. Milletin iradesini dava ediyor ve siyaseti korkuyla dizayn edeceğini zannediyor. Tehditle dizayn edeceğini zannediyor. Oysa siyaseti yalnızca ama yalnızca millet dizayn edebilir.
Bu siyaset sürecinde, siyaseti dizayn etmek maksadıyla iş görenler vardır. Yalnız bu görev öyle zannettikleri gibi kolay değildir. Bilsinler ki, bu yolda onları ilk yalnız bırakacak kişi de yerli ve milli Makyaveldir. Yerli Makyavel, sizi bugün pohpohlar yarın menfaati değişir o an sizi terk eder. Şimdi buradan milletime de seslenmek istiyorum: Umutsuzluk asla yok. Hüzün hiç yok. En önemlisi, zerre kadar, bir dirhem dahi korkumuz yok. Biz, büyük bir milletle, hak ve adalet yoluna çıktık. Artık bu yoldan dönüş yoktur. Hangi planı yaparlarsa yapsınlar, hangi masa başı kurguyu hazırlarlarsa hazırlasınlar, bu cesur milleti, bu cesur milletin kararlılığını yenemeyecekler. Milleti alt etmeye kalkmasınlar, alt edemeyecekler.
Perşembenin gelişi Çarşamba'dan bellidir misali, sıranın kime geldiğini anlayan beyefendi; mertçe, millet önünde demokrasi yarışına girmek yerine, daha sahaya çıkmadan bizi sakatlamaya çalışıyorlar. Aynen ilk seçimi kazandıktan sonra ‘topal ördek’ tanımlamasını yaptığı gibi, bugün ‘turpun büyüğü heybede’ diyerek, sürecin savcılığına soyunarak, bizi sakatlamaya çalışıyorlar. Hani delikanlıydın? Delikanlı adam mertçe mücadele eder, mertçe, mertçe mücadelesini verir. Biz, mücadelemizi ilan ettik, ilan ediyoruz, ilan etmekten de çekinmiyoruz. Milletimiz, delikanlı tutum ve tavırları sever, delikanlılığı sever. Nerede delikanlılık? Nerede kaldı hepimizin gururla ismini andığımız Kasımpaşalılık?”
Saraya yerleştikten sonra insanlarla bağı kopan bu anlayışın, bunu unuttuğunu görüyoruz ve düşünüyoruz. Bizans oyunları oynanmaya başlandı. Açıkçası ben, bu tutum ve tavrınızı ve bu bakışınızı, bu acı hamle ve hareketlerinizi, başta Kasımpaşalı hemşerilerim olmak üzere, yüce milletimize şikayet ediyorum. Hiç kusura bakma, buradan ilan ediyorum: Cesaret de bizde, inanç da bizde, güç de bizde. O bakımdan güç ve kudret diye gördüğün şeyler, bizim bu güçlü inancımızın, bu milletimizle olan, o birlikte olan o büyük gücümüzün yanında vız gelir tırıs gider.”