Herhangi bir fiziksel olayın gerçekleştiği ortam deniz seviyesinden yüksekliğine bağlı olarak farklı sonuçlar doğurabilir. Bunun sebebi bulunulan bölgeye göre değişen atmosfer basıncıdır. Yeryüzünde rakım yükseldikçe hava basıncı düşer. Tam aksine rakım alçaldıkça ortam basıncı artar. Basınç değişimi birçok fiziksel olayı doğrudan etkileyen önemli bir faktördür. Bu durumda ise suyun farklı rakımlardaki kaynama derecesinin neden farklı olduğu sorgulanır.
Suyu kaynatırken aynı tencere ve ocak kullanılsa bile yer değişikliği suyun kaynama noktasını değiştirebilir. Deniz seviyesinde 100 derecede fokurdamaya başlayan su, yüksek rakımlara çıkıldığında daha düşük sıcaklıkta kaynar. Bu durum ilk bakışta şaşırtıcı görünse de aslında doğrudan atmosfer basıncıyla ilgilidir. Kaynama derecesinin değişmesi yeryüzünü kaplayan hava tabakasının ağırlığı, yoğunluğu ve basıncıyla alakalıdır. Bütün bu faktörler suyun moleküler davranışını etkilemektedir.
Kaynama bir sıvının içindeki moleküllerin dış basıncın oluşturduğu engeli aşarak gaz hâline geçebildiği noktadır. Deniz seviyesinde bu sınır belirgindir çünkü atmosfer basıncı yüksektir. Havanın yoğunluğu fazla olduğu için suyun yüzeyine dışarıdan güçlü bir baskı uygulanır. Suyun bu baskıyı kırıp buharlaşma sürecini hızlandırabilmesi için moleküller daha fazla enerjiye ihtiyaç duyar. Bu enerji sıcaklıkla sağlandığı için deniz seviyesinde suyun 100 dereceye ulaşması gerekir.
Yüksek bir rakıma çıkıldığında ise atmosfer basıncı incelir. Buna ek olarak hava yoğunluğu azalır ve suyun üzerindeki ağırlık hafifler. Bu da su moleküllerinin dış basınç engelini aşması için daha az enerjiye ihtiyaç duymasını sağlar. Sonuç olarak kaynama noktasının doğal olarak düşmesine neden olur.
Basınç ve kaynama arasındaki ilişki günlük yaşamda çoğu zaman fark edilmese de bilhassa dağlık bölgelerde belirgin bir şekilde hissedilmektedir. Örneğin 2.000–3.000 metre rakımlı bir yaylada su 90–95 derece civarında kaynayabilir. Bu derece düşüşü sıradan bir çay demleme işlemini bile etkiler.
Suyun sıcaklığı yeterince yüksek olmadığı için çayın tam olarak demlenmesi zorlaşır. Bu da çayın tadının daha hafif ve demin daha açık olmasına yol açar. Başka bir örnek olarak yemek pişirme süreleri de uzayacaktır. Çünkü kaynayan suyun sıcaklığı yeterince yüksek olmadığından örneğin malzemenin istenen kıvama gelmesi daha uzun zaman alır.
Bu durumu etkileyen fizik yasaları suyun buhar basıncı ile atmosfer basıncı arasındaki etkileşimine dayanır. Kaynama durumu suyun buhar basıncının dış basınca eşit olduğu anda gerçekleşir. Dış basınç ne kadar yüksekse suyun buhar basıncının o seviyeye ulaşabilmesi için o kadar yüksek sıcaklık gerekir.
Dış basınç düştüğünde ise bu denge noktası daha erken sağlanır. Bu da suyun daha düşük sıcaklıkta kaynamasını sağlar. Buna benzer olarak yüksek rakımlarda hissedilen hafiflik nefes almanın zorlaşması ya da kulaklardaki basınç hissi de aynı fiziki nedenlerden kaynaklanır.
Bu durum sadece yemek pişirmeyi etkilemez. Herhangi bir bilimsel deneyi, endüstriyel işlemi ve hatta iklim çalışmalarını bile etkiler. Örneğin laboratuvar ortamında yapılan kaynama deneyleri uluslararası standartlara uygun basınç koşullarında gerçekleştirilmelidir. Çünkü basınç değişikleri ölçümlerin güvenilirliğini doğrudan etkiler.
Aynı şekilde endüstri alanında kullanılan yüksek basınçlı pişirme sistemleri basıncı artırarak kaynama noktasını yükseltir. Bu da daha yüksek sıcaklıkta daha hızlı pişirme sağlar.