Adalet Bakanı Yılmaz Tunç gündeme ilişkin gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bakan Tunç'un açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:
"İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın başlattığı adli soruşturmalar sonucu CHP genel başkanının sokak çağrısı sonrası gösteriler söz konusu oldu. Ve orada maalesef hoş olmayan birtakım durumlar söz konusu oldu. Burada adliyeye intikal eden bazı durumlar oldu.
Gözaltında olan genç kardeşlerimiz olduğunu biliyoruz. Bir kısımları için tahliye kararları da verildi. Kişilerin olaylardaki rolü ve oradaki şiddet kullanımıyla alakalı ya da 2911 kanunu çerçevesi dışına taşan olayların olup olmadığını değerlendirecek merci yargıdır. Bu dosyalar incelenecektir. Yargı gerekli kararları verecektir. Onlarla ilgili başlatılan soruşturmalarla ilgili yargının bu sürecini takip etmek zorundayız. Yargıya müdahale etme gibi bir yetkimiz yok. Yargı bağımsız. Önümüzdeki günlerde de bu değerlendirmeler yapılacaktır.
Usule aykırı bir arama olamaz. Kanunlarımız var yönetmeliklerimiz var. Bunlar gereğince uygulamalar söz konusu. Bu tüm dünyada geçerli olan hususlar. Ülkemizdeki kesinlikle çıplak arama gibi bir şey söz konusu olamaz, izin veremeyiz. Yönetmeliğin 34. maddesi gayet açık. Bu belirlenmiştir. Cezaevlerine yasak madde sokulmaması bakımından cezaevi idaresine böyle bir yetki verilmiştir. Ama bu kullanılırken kişinin mahremiyetine özellikle dikkat edilir. Kişinin mahremiyeti kıyafetlerinin dışında kendisine ekstra bir kıyafet verilmiş olması gibi tedbirler alınarak arama yapılır. Birçok avrupa ülkesinde çok daha farklı uyygulamalar vardır. Ama bizim kişi onurunun zedelenmemesi konusunda hassas kurallarımız vardır. Böyle bir durum söz konusu olamaz. İşkenceye sıfır tolerans politikamızdan vazgeçmiyoruz. Bu düzenlemeyi biz yaptık. Bu konuda çok hassasız. Bu konuda bir tane hassas varsa bunun üzerine kararlılıkla bu ülkenin yargısı gider. Kesinlikle bu tür kara propogandalara müsaade etmemek lazım. Somut örnekler verilir, bunun üzerine gidilir. Ve kişiler üzerine gidilir. Türkiye'de işkence varmış gibi kara propogandaya kesinlikle halkımız itibar etmesin. Geldiğimiz noktada her yerde kamera var. Bu imkanları da kullanıyoruz. Bunun tespitinde işkenceye sıfır tolerans politikamız çerçevesinde gerekenleri yaparız. Cezaevindeki herkes devletimize emanettir. Soruşturmanın gizliliği çok önemli. Özellikle basın yayın kuruluşlarımız çok daha dikkatli yayın yapmaları lazım. Birtakım isnadlar ve iddialar ve bunların değerlendirileceği yerler yargı makamlarıdır. Buna göre de yargı sonuca ulaşır.
Yargı, 138. maddesi gereğince milletten aldığı yetkiyi kullanır. Hiçbir makam veya merci ona tavsiye veya telkinde bulunamaz.
Sayın cumhurbaşkanımız bu ülkede art arda en yüksek oranlarla seçim kazanan birisi. Milletin takdirini sürekli toplayan ve gönlünde yer eden bir lider. Hem başbakanlığı hem cumhurbaşkanlığı döneminde demokrasi mücadelesi vermiştir. Darbeci ve cuntacı takımına tasfiyesine çalışmıştır. Onlar önce kendi siyasi tarihlerine baksınlar. 27 Mayıs'ı demokrasi bayramı olarak kutlayan bir zihniyettir CHP zihniyeti. Yassıada zihniyetidir CHP'nin zihniyeti. 28 Şubat'ta vesayetçilere yine kol kanat germiş bir siyasi partinin Cumhurbaşkanı Erdoğan'a 'Cuntacı' diye bir laf söylemesinin hiçbir hakkı yoktur.
Kimlerin nerelerden icazet ettiğini biliyoruz. Türkiye'yi başka ülkelere şikayet ederek yalnız bırakan kendisi. Yargı hiçbir makam veya merciden emir almaz. Yabancılardan hiç almaz. Demek ki bilinçaltında böyle bir düşünce var. Kendisi ülkemizi yurt dışına şikayet ederek birtakım serzenişte bulunuyor. Yargının ABD'den emir aldığı gibi saçma iddialara kulak asmayalım."