Rüyalara daha çok duygusuz algının bir çeşidi ya da nesnesiz algı olarak bakılır. Farklı inanışlara ve araştırmalara göre rüyalar tam olarak açıklanamaz ve yoruma açık durumlardır. Bilimsel olarak rüyaların açıklanabilmesi için farklı psikolojik ekoller, parapsikologlar ve deneysel spiritüalistler çeşitli araştırmalar yapmıştır. Genel olarak kabul gören rüyaların bazı mesajlar verebileceği ve rüyayı gören kişinin günlük ya da dönemli ruh hali ile ilgili olduğu o kişinin hayatındaki gelişmelere bağlı olarak görüldüğü söylenmektedir.
Dünyadaki tüm canlıların uykuları sırasında iradeleri dışında gerçekleşen bir olgu olarak tanımlanan rüyalarda en kısa süren ve en basit görülen anlar dahi birçok görsel ya da işitsel öge içerebilmektedir. Canlıların bir nesnenin hareketini, bir ortamın varlığını ya da görünüşlerini, duyuları ile istem dışı olarak taklit etmesi olarak da görülen rüyalar, birçok kişiye göre derin anlamlar ve mesajlar içermektedir.
Bilimsel olarak hala araştırılmakta olan rüyalar ile ilgili birçok teori bulunmasına rağmen bu konu ile ilgili net bir tanım, ifade, yorum ya da açıklama yoktur. Gizemini korumaya devam eden rüya görme durumu hem halk arasında hem de bilim insanları arasında tartışma ve yorumlanma konusu olmaktadır.
İlham kaynağı ya da çeşitli tahminlere konu olan rüyalar köklü bir geçmişe sahiptir. Uzun zamandır uzmanlar tarafından araştırılan rüya görme ve görülen rüyaların açıklanması, yorumlanması durumu çok eski kültürlere dayanmaktadır. Geçmişten bugüne yapılan tahminlere, yorumlara ve araştırmalara göre rüyalar bilmece gibi, kehanete ilişkin, yarı uyku sırasında görülen rüyalar, çeşitli korkulardan kaynaklanan rüyalar, bazı maddelerin alınması ile görülen rüyalar, ilahi kaynaklı olan rüyalar gibi farklı sınıflara ayrılmıştır. Uzmanlar herkesin mutlaka her gece rüya gördüğünü ancak hepsini çeşitli nedenlerden ötürü hatırlayamayabileceği için rüya görmediğini zannettiğini ifade etmiştir.
İnsanların her gece mutlaka rüya gördüğü bilinmektedir. Ancak bazı insanlar her rüyayı çeşitli nedenler yüzünden hatırlayamadıkları için rüya görmediklerini iddia ederler. Görülen rüyaların hatırlanmaması normal ve olağan kabul edilen bir durumdur. Uyandıktan sonra gece görülen rüyanın hatırlanmamasının nedeni tam olarak açıklanamamaktadır. Bu konuda yalnızca bazı tahminler ve yapılan araştırmalar bulunmaktadır.
Bazı konularda bilim insanları ortak görüşlerde buluşsa da, bu konuda farklı görüşler mevcuttur. Kimi bilim insanları, rüyaların REM uykusu sırasında gerçekleşen nörokimyasal değişimlerden kaynaklandığını savunmaktadır. Beyindeki bellek oluşumu konuşma, düşünme gibi işlevlerden sorumlu olan serebral korteks bölgesinde hafızanın gelişmesine katkı sağlayan yardımcı olan hormonun eksikliği gibi durumlar rüyaların hatırlanmasına engel olabilmektedir.
Bazı bilim insanlarının geliştirdiği kuramlara göre, bir olguyu başka bir olguyla ilişkilendirme ya da tekrar etme sürecinin öğrenme üzerindeki etkisi dikkate alınmalı; rüyaların hatırlanmaması da bu bilgiler ışığında değerlendirilmelidir. Bu yaklaşıma göre, hafızanın oluştuğu ve daha sonra depolandığı beyin bölgeleri arasındaki bağlantı, rüya görülmeyen yavaş dalga uykusu evresinde kurulmaktadır. REM uykusunda sinir hücreleri her ne kadar aktif olsa da, beyin bölgeleri arasındaki iletişim yeterince uyumlu olmadığından, rüyaların belleğe kaydedilmemesi bu durumla açıklanabilir.