İBB ve TBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'na İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek hakkındaki sözleri nedeniyle soruşturma açılmıştı. İmamoğlu'na ayrıca dünkü 'Turpun Büyüğü' adlı basın toplantısında bilirkişi S.B. hakkındaki konuşması nedeniyle de soruşturma açılmıştı. İmamoğlu bugün İstanbul Küçükçekmece'de temel atma töreninde önemli açıklamalarda bulundu.
Son günlerdeki sözleri gündem olan ve ardından hakkında soruşturma başlatılan İmamoğlu bugünkü basın toplantısında ise "Sevgili dostlarım İstanbul'da başlayan kıvılcım, çok büyüyecek ve bütün milletimizi aydınlatacak. Nedir o biliyor musunuz? İlk gece söyledim; hak yemem, hakkınızı yedirmem dedim. Yaptığımız işin, yola çıkışımızın felsefesi budur." ifadelerini kullanmıştı.
Prof. Dr. Ersan Şen de son günlerde gündemden düşmeyen İmamoğlu'yla ilgili değerlendirmelerde bulundu. İmamoğlu'nun kendisini ve ailesini halka emanet edip, hizmetini sürdürmesi gerektiğini ifade ettiği değerlendirmesinde birçok önemli hususta İmamoğlu'na tavsiyelerde bulundu.
Şen değerlendirmesinde, "Bir satranç, deyim yerinde ise psikolojik harp devam ediyor. Ekrem İmamoğlu hakkında onlarca soruşturma açılabilir, bazıları davaya dönüşebilir. Ama İktidar, Ekrem İmamoğlu mahkûm olmasını istemez, Ekrem İmamoğlu mahkûm olmak istese de İktidar bunu istemez, yoksa baştan kaybeder, Ekrem İmamoğlu’na işten el de çektirmezler. Sayın İmamoğlu ne yapmalı? kendisini ve ailesini halka emanet edip, hizmetini sürdürmeli.
Bunun iki istisnası var;
Öyle bir yolsuzluk iddiası olacak ki, herkes “pes artık bu kadarı da olmaz” desin veya özel hayatınızda milletin örf ve adetlerine ters işler yapmış olmanız gerekir. Bunun dışında; sayın İmamoğlu hakkında ne söylenirse söylensin aleyhine olmaz, ona yapışmaz." dedi.
Prof. Dr. Ersan Şen, İBB Başkanı İmamoğlu'nun ABB Başkanı Yavaş'la birlikte hareket etmesi gerektiğini ifade ettiği açıklamasında, "Hizmet siyasetinin" esas olması gerektiğini vurguladı.
Şen'in değerlendirmelerinden öne çıkanlar şu şekilde:
"Formül basit; Cumhurbaşkanı + Başbakan formülü, kısaca parlamenter sistemin tekrar geleceğini söylemeli, “kuvvetler ayrılığı” prensibine dayalı katılımcı demokrasiyi, herkes için hukuki güvenlik hakkını savunmalı.
Eser verecek, sosyal hizmet iyi, ama sıra metro, kavşak, otopark, yol, öğrenci yurdu, yaşlı evi, sosyal konut yapma zamanı, metrolarda merdivenler yürüsün, hizmet üret, eser yap kahraman ol.
Boşuna polemiğe girme, zaman kaybetme, haksızlıklar karşısında ilkesel duruş göster. Etnik, mezhepsel kimlik siyaseti asla yapma, sınıf mücadelesini öne koy.
Türkiye’de servet transferi muhakkak olacak de, yukarıdan aşağıya olacak de, bunun üzerine siyaset anlayışını kurgula ve ekibini kur, halka tanıt, koordinasyonu kur.
Şehir hatları vapurlarının büfelerinden sorumlu müdüre soruyorum, neden vapurlarda cam bardakta çay satılmıyor? Neden ithal karton bardak, neden milyonlarca doları çöpe atıyoruz? Bu kağıdın ithal olduğu bilinmiyor mu, Türkiye’de selüloz fabrikası olmadığı bilinmiyor mu? Türkiye de cam ve şişe fabrikaları varken neden cam bardak kullanmıyoruz? Personel sayısını artırın, müşteri içinde gezsin, gerekirse yarı zamanlı olarak gençleri çalıştırın. Her vapurda bulaşık makinesi var, yeterli personel olursa sorun da çıkmaz, su da israf olmaz.
Vapur büfelerinde ürün yok, çeşit az. Çok turist geliyor, bunlar şehir hatları vapurlarını kullanıyorlar. Vapur büfelerinde ürünlerin çeşidi ve sayısı artırılmalı.
Zamanın ruhunu yakalamak lazım. Hala siyasette; kutuplaştırma politikasından, siyasi rakipleri bölerek, küçülterek sonuç elde edileceği düşünülüyor. Aynen; broşür dağıtmakla, kırmızı kart göstermekle, kimlik siyaseti yapmakla, muhalefetin iktidara gelemeyeceği gibi. Siyaset, zamanın ruhundan uzak. Siyasetin, sokakla bağları kopuk. Sokağın derdi; kendisini dinleyecek, polemik yapmadan, kavga etmeden çözüm üretecek yeni yüzler. Sokağın derdi; iç cebi, ekonomisi, geleceği, liyakat, samimiyet, ama kavga değil. Muhalefet, İktidarla kavga ederek bir yere gelemez.
Hizmet siyaseti. Muhatap sokak olmalı. Esas olan sınıf mücadelesi, az eşit, çok eşit üzerinden yapılacak siyasetin faydası yok."
Prof. Dr. Ersan Şen, halkın gündeminin çarşı - pazar olduğunu ifade etti!
Şen, ekonomi alanında ne yapılması gerektiğine dair açıklamalarda bulundu. Şen'in ifadeleri şu şekilde:
"Gazete haberine göre, Hazine kriz dönemleri dahil olmak üzere ilk defa 2024’te borç anaparasından fazla faiz ödemesi yaptı. Ödediğimiz vergiler hane halkına desteğe değil, faiz ödemelerine gitti.
Böyle bir faiz ödemesi ile ücretli ve emeklinin hayat standardını yükseltemezsiniz.
Enflasyonu kağıt üstünde düşürebilirsiniz, Arjantin’de de düşüyor, peki hayat pahalılığını önleyebilir musunuz? Kısaca; bugün evine yarım kilo et götürenin, üstüne 250 gram daha koyacak şekilde geliri arttı mı? Kira giderinin maaşı içindeki payı %20 daha azaldı mı? Hayat pahalılığı durdu mu? Paranın alım gücü arttı mı?
Hastane katkı payını sıfırlayabildiniz mi? Hayır, aksine artırdınız, bir de eczaneler ile vatandaşı karşı karşıya geliyor. Eczacılar kapılarına bu para SGK’ya ait zorunlu ödeme diye yazı assınlar.
Ulaşım giderlerinin aile bütçesi içindeki payı düştü mü? İnsanların kredi borçlarında azalma mı oldu? Hayır.
Olmaz, denk bütçe olmadıkça borca dayalı iktisadi sistem devam ettikçe, hukukun üstünlüğü unutuldukça böyle devam eder, zengin daha zengin olur, sıcak para kazanır, diğerleri de kutuplaşarak yaşamaya devam eder.
En kötüsü insanların bu duruma alışması ve bunu kader gibi görmesi.
İktidar, iktisadi düzende kötü gidişe dur demeli.
Faizlerin kontrol altına alınması şart. İhracat, ithalat, destek taşıt kredileri ile kredili mevduat faiz oranları çok yüksek. Bu faizler böyle devam ettikçe, daha çok polemiklerle, suni gündemlerle karşı karşıya kalınır. Tamam geçmişte birçok yatırım yapıldı, “geçmişte şu vardı, bu yoktu, şimdi bu var” demenin bir faydası yok. Geçmişte eksik işler yapanlar, iyi işler yapanlar, bunlar seçimlerde karşılıklarını aldılar. Şimdi önümüze bakma zamanı.
Elbette Ülkenin bekası önemli, insanların doğan çocuklarına koydukları isimlere baktığımızda buna önem verdiklerini görüyoruz. Muhalefette bunu görmeli, ama bir gerçek var ki; esas olan iktisadi bağımsızlık, tüketerek değil üreterek büyüme, borç ve faizden kaçınma, adaletli gelir dağılımı. Buna nasıl ulaşacağımızın reçetesi belli."
Okuyucu Yorumları 11 yorum