HÜDA PAR İnsan Hakları ve Hukuk İşleri Başkanlığı cumartesi günü Diyarbakır Öğretmenevi konferans salonunda ‘Kürt Meselesine İnsani Çözüm Çalıştayı’ düzenlemişti. Toplantının sonunda yayımlanan sonuç bildirisi tartışmaların fitilini ateşledi. Bildiride yer alan taleplerden bazıları tepkilerin odağına yerleşti.
Bildiriyle anayasadaki Türklük tanımı ve "Kemalist zihniyet" hedef alınırken Kürtçe’nin anayasal güvenceyle resmi dil olması ve okullarda eğitim verilmesi istendi.
Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti Devletine karşı ayaklanma başlatan Şeyh Said’den özür dilenmesi de istendi. Bu talep “Kürtlerin büyük bir saygıyla andığı Şeyh Said–i Palevi gibi Kürt alimlere yapılanlar başta olmak üzere bu güne kadar yapılan zulümlerden dolayı devlet adına özür dilenmeli ve mezar yerleri ivedilikle açıklanmalıdır” sözleriyle dile getirildi.
HÜDA PAR'in toplantısının sonuç bildirisinde yer alan ve bazıları tartışma yaratan talepler şöyle:
Kürt meselesi, yüz yıldır çözüm bekliyor, bir yüzyıl daha beklemesin, heba edilmesin.
Huzur gelmesi şarttır, Ankara’nın saadeti, Diyarbakır’ın huzuruna bağlıdır.
Kürtlerin hak talepleri ve hassasiyetleri olmadan sorun çözülmez. Hassasiyetlerin başında İslam gelir.
Kemalist resmi ideolojinin dayatmaları neticesi çıkan ve binlerce ölüme yol açan şiddet çözüm enstrümanı olamaz.
İnkâr ve asimilasyon politikaları tamamen terk edilmeli, anayasal düzenlemeler yapılmalıdır.
Edebiyatı çokça yapılan kardeşliğin artık hukuku da tahakkuk ettirilmelidir.
Kürtçe anayasal güvenceye kavuşturulmalı, anadilde eğitim sağlanmalıdır.
Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağıyla bağlı olan her vatandaş Türk’tür tanımından vazgeçilsin.
Devlet diline hâkim olan ırkçı, dışlayıcı ve inkârcı söylem mevzuattan çıkarılmalıdır.
Sonuç bildirisi gündeme bomba gibi düşerken Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum çalıştayı "Cumhur İttifakından nefret edenlerin ve AK Partili görünenlerin de içinde yer aldığı ama insani olmadığı kesin, bölünme çözümü çalıştayı” şeklinde nitelendirmişti.
Toplantının hemen ertesi günü yayımladığı yazısında Uçum tepkisini şu sözlerle dile getirmişti:
"TERÖRSÜZ TÜRKİYE HEDEFİNE İHANETLER ARSIZCA ARTIYOR!
1 Ekim ve devamında Sayın Bahçeli’nin hamleleri ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaklaşımlarıyla devreye giren Devlet İnisiyatifinin bir etkisi de bütün emperyalist bölünme projesi yanlılarının bir bir deşifre olmasıdır.
Terör sorununun kökten ortadan kaldırılması için başlatılan yeni dönemi istismar edenler hadsizlikte zirve yaptılar.
Türkiye’yi bölme hedefli Emperyalist dış Kürt sorunu projesini referans alıp güya insani çözüm çalıştayı yapanlar sonuç bildirgesiyle açıkça ve arsızca Türkiye’nin bölünmesinden yana olduklarını ilan ettiler.
Terör diyemeyen, terör örgütüne karşı çıkamayan bu grup iki millet, iki vatandaşlık, iki eğitim dili, hatta iki resmi dil ve iki ülke diyerek Türkiye düşmanlığını ve bölünme niyetlerini ortaya döktüler.
Cumhur İttifakından nefret edenlerin ve Ak Partili görünenlerin de içinde yer aldığı ama insani olmadığı kesin, bu “bölünme çözümü çalıştayı” Terörsüz Türkiye için başlatılan yeni döneme ihanettir.
Hele İslam’ı istismar ederek referans yapan ve bu bölünme projesine dayanak üretme çabaları ile Cumhuriyetin esalarına düşmanlıkları ise tam bir alçaklıktır.
Ne yaparsanız yapın Terörsüz Türkiye pazarlıksız, kayıtsız ve şartsız gerçekleşecektir.
Terörsüz Türkiye’ye geçildiğinde de Milli Devletin esaslarını; Cumhuriyet, Üniter Yapı, Türk Milleti, Türk Vatandaşlığı ve Türkçeyi, Türk Bayrağını ve İstiklal Marşını kimse tartışmaya açamayacaktır.
Cumhuriyetle kazanılan Milli Devleti tartışmaya açmak ve beka sorunu çıkarmak kimsenin haddi değildir. Buna asla geçit verilmeyecektir. Tam tersine Terörsüz Türkiye, Milli Devleti daha da güçlendirecek adımların atılmasını sağlayacak ve yurtsever demokrasimizi güçlendirecektir."
Okuyucu Yorumları 31 yorum