MERSİN (İHA) - Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, Irak'a petrol sevkıyatının yeniden başlayacağı ve Serbest Bölgelerdeki çifte vergilendirmenin kaldırılacağı müjdesini verdi.
Bakan Tüzmen, Doğan Yayın Holding tarafından düzenlenen "Anadolu'da Avrupa Toplantıları 2006" ya katılmak üzere Mersin'e geldi. Kültür Merkezi'ndeki toplantı öncesi XXII, Aydın Doğan Uluslararası Karikatür Yarışması Sergisi'ni gezen Tüzmen, ardından 'Bir ülke sahip olduğu markalar kadar zengindir' temasının işlendiği toplantıya katıldı. Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök'ün ardından kürsüye gelen Kürşad Tüzmen, Mersin'e 2 önemli müjdeyle geldiğini söyledi.
Mersin'in Irak ile ticarette en önemli şehirlerden biri olduğunu dile getiren Tüzmen, "Özellikle petrol ürünleri ticaretini buradan yapıyoruz. Biliyorsunuz Irak ile petrol ürünlerinin paralarını ödemediği için sevkıyatı kesmiştik. Çünkü 1 milyar 20 milyon dolar alacak birikmişti. Biz Irak Hükümet yetkililerini çağırdık, anlaşma imzaladık, o anlaşmaya uygun hareket etmelerini istedik. Ellerindeki imkansızlıklarından dolayı ödemeleri yapamadılar, taksitlendirdik, taksitler ödenmeye başladı. Bugün vereceğimiz 1. müjde biz artık Irak'a petrol ürünleri sevkıyatını tekrar başlatıyoruz.
Bu tabi ki, taşımacılık faaliyetinin canlanmasını sağlayacaktır" diye konuştu. Konuşmasında, serbest bölgelerin ticaretin önemli bir parçası olduğunu ifade eden Tüzmen, 2. müjdesinin serbest bölgelerle ilgili olduğunu söyledi. "Serbest bölgede biz koşan ayağımıza kurşun sıktık" diyen Tüzmen " Maalesef vergi geldi. İçerdeki bürokratlar IMF yoluyla vergiyi getirdiler. Çünkü onu reddetmek kolay değildi, zordu. Çok tartışmalar yaptık. Ama Türkiye'nin genel politikası neyse, ben de bir bakan olarak ona uymak zorundaydım. Vergisiz olarak adlandırdığımız, süresiz gelir vergisi ve kurumlar vergisi muafiyeti olan serbest bölgemize bir gecede vergi geldi.
Tabi bu bizi özellikle yabancı sermaye açısından zor duruma soktu. Çünkü biz yabancı sermayeye söz vermiştik. 'Yapacağınız çalışmalar vergilendirilmeyecek' demiştik. 2 sene içinde sonuçlar ortada. Bakın faaliyet ruhsatı müracaat sayısı 2 bindi her sene, 2 binlerden şu anda 6'ya düşmüş durumda. 3 bin 600 tane serbest bölgede kullanıcımız var, bunlardan yaklaşık 700'ü yabancı şirketler ve onların çok ciddi sıkıntıları ile karşılaştık.
Biz bunu biraz olsun giderebilmek için, yaptığımız düzenleme ile şu anda Meclis Bütçe Plan Komisyonu'nda serbest bölgedeki çifte vergilendirmeyi kaldıracağız. Bu 2 vergiden birini hakkaniyetli olarak tek bir vergi alınması, iki kere mükerrer vergi alınmamasını sağlayacak tedbiri Meclise getirdik. Bu bütün sıkıntıları çözmeyecektir, ama önemli bir başlangıçtır. Serbest bölgeye bizim kalkınmakta olan bir ülke olarak, gelişmekte olan bir ülke olarak ihtiyacımız var" şeklinde konuştu.
Türkiye'nin şu anda uçağın kalkışı gibi havaalanından kalktığını ve burnunu havaya diktiğini belirten Tüzmen, 3 sene evvel 36 milyar dolar olan ihracatın, şu anda 73 milyar dolara ulaştığını, 2006 yılı tahminin 79 milyar dolar olduğunu kaydetti.
Türkiye'nin 73 milyar dolar ihracat, 116 milyar dolar ithalat ile 3 yılda 2 katına varan bir dış ticaret hacmine ulaştığını belirten Tüzmen, "Devleşen bir ülkeyiz. Bu ülke bunu sağlarken aşırı değerli Türk Lirası'na rağmen bunu yaptı. Yabancı sermaye girişi, eskiden yabancı sermayenin adı bize yabancıydı. Bugün yabancı sermayenin adı artık Türkiye'ye yabancı değil. Senede 1 milyar dolar çekebilen bir ülke, artık 10 milyar dolar yabancı sermaye çekiyor. Yurt dışı müteahhitlik hizmetleri. 1.3 milyar dolardı 2002'de, 2006'da 12 milyar dolar yurt dışı müteahhitlik hizmetleri olacak. Bu cari açığın finansmanı açısından çok önemli" değerlendirmesini yaptı.
ETNİK KİMLİK TARTIŞMALARI
Konuşmasında, Türkiye'nin ticaret, turizm ve tarıma önem vermesi gerektiğini, bu şekilde bir kalkınmanın sağlanacağını söyleyen Bakan Tüzmen, Akdeniz'de zenginiz turizm potansiyelinin varlığına işaret etti. Tarım konusunda da kaliteyi yakalamak gerektiğini dile getiren Tüzmen, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"İyi üreteceğiz, temiz üreteceğiz, kaliteyi üreceğiz, kontrolü biz yapacağız. Dünyanın hiç bir ülkesine ben gidip 'Ya bizimkiler bir hata yapmış, gelin bunu düzeltelim' deme mecburiyetinde beni bırakmayacaksınız. Mersin narenciyede marka olmalı. Bugün İspanya sadece narenciyeden 6 milyar dolarlık ihracat yapıyor. Şunu sağlamak lazım, ürünü güzel üreteceğiz, kaliteli üreceğiz, hem malımızı hem hizmetimizi yukarıya doğru bu şekilde taşıyacağız. Artık bizim Uzakdoğu ülkeleriyle düşük fiyat yüksek miktar ekseninde rekabet etmemiz mümkün değil. Biz Türkiye olarak kaliteyi satan bir ülke olmamız lazım. Türk ve kalite imajımızı vermemiz gerek, dünyada Türk demek kalite demek anlamını vermemiz lazım."
Türk demenin bir şemsiye, bütün alt grupları da içerisinde barındıran, bütün hepsini kapsayan bir kavram olduğunu ifade eden Tüzmen, "Buna hepimizin şiddetle ihtiyacı var. Bugünlerde tartışmalar yapılıyor, değişik kanallarda değişik tartışmalar. Ben buna bir anlam veremiyorum. Bunlara hiç gerek yok. Biz Türkmen'iyle, Laz'ıyla, Çerkez'iyle, Kürtü'yle, hep beraber bir ülkeyiz. Ama Türk'tür o ülke, bir tek bayrak vardır Türk Bayrağı'dır. Şu anda size hitap ettiğim dil Tükçe'dir, Türkiye'ce değildir. Bayrağın ismi de Türkiye Bayrağı değil, Türk Bayrağı'dır.
Bu kimseyi rahatsız etmemelidir. Ben bilmiyorum ki benim DNA'larımda ne var. Kendimi Türk hissediyorum, Türk kanı taşıdığımı hissediyorum. Ama belki Kürt kökenli Türk'ümdür, bilmiyorum ki. Binlerce yıl evvel bilemiyorum nerden geliyorum. Burada eğer biz bu bayrağı benimsiyorsak, bu dili konuşuyorsak, milletimizi Türk olarak adlandırmalıyız. Rusya'dakilere Rus diyoruz, Rusyalı diyen var mı, yok.
Fransa'dakilere Fransa'dakiler mi diyoruz, Fransız diyoruz. Türkiye'dekiler de Türk'tür. Bu kimseyi rahatsız etmemeli. 5 bin dolar kişi başına gelir seviyesinde bizi ayrıştırmaya çalışabilirler. Aramıza dini, etnik kökeni birer vasıta olarak koyarak, bizim şu gelişmemizi önlemeye çalışabilirler. Bu içerden ve dışardan olabilir. 10 bin dolar seviyesine geldiğimizde, bir çimento var hepimizi kapsayacak. O çimento çok önemlidir. O zaman böyle ayrışmalara hiç gerek kalmayacak, bunlar telaffuz bile edilemeyecek. O çimentoya ulaşmaya çalışıyoruz. Onun için çok dikkatli olmalıyız" şeklinde sözlerini tamamladı.