PARİS (İHA) - Fransa'nın başkenti Paris'te düzenlenen "İstanbul'un Tüm Sesleri" adlı panelde kentin dünü ve bugünü masaya yatırıldı.
Paris'te açılan "Müslümans, Müslümanes" sergisine konu olan 4 kentten İstanbul hakkında, El Ele adlı dernek tarafından bir panel düzenlendi. "İstanbul'un Tüm Sesleri" adlı panele Şehircilik Tarihi Profesörü Stephane Yerasimos, Gazeteci-yazar Zeynep Avcı ve "Arkadaşımın Aşkısın", "Bir Başka" gibi şarkılarıyla Türk halkının büyük sevgisini kazanan sanatçı Juanito, konuşmacı olarak katıldı.
Stephane Yerasimos, son din olan İslam'ın başka bir dinin, başka bir inancın üstüne geldiğini belirterek, İstanbul'da var olan Bizans geçmişinin kolaylıkla hissedilebildiğini söyledi. Bizans geçmişinin İstanbul üzerindeki etkisinin diğer şehirlere nazaran daha fazla olduğunu vurgulayan Yerasimos, "İstanbul Yakındoğu, Ortadoğu ve Akdeniz'in son büyük imparatorluğu olan Osmanlı İmparatorluğu'nun başkenti olarak Müslüman bir şehirdir. Müslüman bir şehirdir fakat Türk değildir" dedi.
"KENT BÜYÜDÜKÇE FARKLILIKLAR ORTAYA ÇIKMAYA BAŞLADI"
Panele Türkiye'den davet edilen Gazeteci-yazar Zeynep Avcı ise, İstanbul büyüdükçe sakinleri arasındaki farklılıkların daha fazla ortaya çıkmaya başladığını söyledi.
Ermeni bir komşusunun başına gelenler sayesinde 7 yaşında Müslüman olduğunu anladığını belirten Avcı, "50 yıl evvel bir grup haydut, İstanbul'da azınlıklara karşı oldukça rahatsız edici bir eyleme girişmişti. Kayınvalidesi öldüğü için yas tutan komşumuz Madam Agavni, telaşla bizim eve gelerek azınlıklarla ilgili bir sorun olduğunu ve dikkatli olması gerektiğini söyledi. Üzerindeki yas elbisesinden kurtulması gerekiyordu. Elbiselerini sandığa kaldırdığı için bizim evden acele bir elbise bulundu. Kırmızı güllü bir elbiseydi. Annem ve komşular bu duruma kızmıştı. Sinirlendiler ve Madam Agavni güllü dolaşırken siyahlar giymeye başladılar. Ben 7 yaşında bu meseleyi anlamadığım için anneme sordum. Annem de bizim Müslüman olduğumuzu söyledi" diye konuştu.
Çocukluğu döneminde birçok Rum, Ermeni ve Musevi dostu olduğunu belirten Avcı, "Aramızda hiçbir fark olduğunu düşünmüyorduk. Kent büyüdükçe bu farklıklar ortaya çıkmaya başladı. Kentin çok kültürlü yapısı bugün daha da farklı. Böyle bir kente herhangi bir dini kimlik yakıştırmak çok zor geliyor. İstanbul'u sadece Müslüman olarak adlandırmayı doğru bulmuyorum" şeklinde konuştu.
"TÜRKİYE'DE ÖLMEK İSTİYORUM"
Sanatçı Juanito ise, Türkiye sevgisini "Canım vatanım Türkiye'de ölmek istiyorum" sözleriyle dile getirdi. Geçirdiği bir rahatsızlık nedeniyle sesini kaybeden Juanito, hazırladığı İspanyolca plakla Türkiye'de 6 ay kadar 1 numara olduğunu hatırlattı. Juanito, "Türk halkı, çok tutulan her sanatçı gibi beni de tanımak istedi. Böylece 15 günlük bir kontratla Türkiye'ye doğru yola çıktım. Trende Ermeni bir öğretmen kızdan Türkiye'de o günlerin en çok tutulan şarkısını, Zeki Müren'in Gözleri Aşka Gülen'ini öğrendim. Ankara'da da o akşam ben şarkıyı söylerken Dario Moreno da salondaydı ki o gerçek bir Türk'tür. Sonradan ben de herhalde Fransız'dan çok daha Türk oldum" dedi.
Türk vatandaşlığına da başvurduğunu kaydeden Juanito, "Babamdan izin istedim. Bana, 'Sen aslında özüne dönüyorsun, bir yerde Osmanlısın' dedi" diye konuştu.
İstanbul'da 4 yıllık bir kontrat imzaladığını söyleyen Juanito, 3 ayda Türkçe'yi öğrendiğini belirtti. "Sesimle ilgili bu kaza olmasaydı şu an emin olun ki İstanbul'daydım" diyen sanatçı, sözlerine şöyle devam etti:
"2000 yılında tekrar gittim ve şöyle bir şarkı okudum:
Canım vatanım. Bana son bir defa gösterin şehrimi. Güzel Rumeli'yi, Çamlıca'nın sakız çam kokularıyla, geçen bir geminin isiyle, bir daha, bir daha göreyim Süleymaniyeyi. Ve ben Yahudi'yim. Görüyor musunuz? Bir ülkeyi sevdiğiniz zaman Müslüman, Hristiyan, Protestan ya da Budist olmanız fark etmiyor. Şehri seviyorsunuz ve ben İstanbul'u sevdim"
"DİNİ KİMLİK HALİNE GETİRİRSENİZ, İNSANLAR ARASINA NİFAK SOKARSINIZ"
Kentlerin de insanlar gibi kaderlerinin olduğuna inandığını ifade eden Juanito, "Yeryüzünde bazı kentlerde sabah uyanmak, başka kentlerdeki uyanmalara benzemez. Kahire'de, Kudüs'te, İstanbul'da Diyarbakır'da, Atina'da Roma'da uyanmak diğerlerine göre çok farklıdır. Bu şehirlerde uyandığınız zaman sabah sizi tarih karşılar. Bunlar size bir yapı verir, kimliğinizin bir parçası olur. İstanbul, böyle kentlerden birisidir. İstanbul, tarihini müzelerin içinde saklamaz. O sokaklarda akmaktadır. Üstelik bu tarih binlerce yıllarındır" şeklinde konuştu.
İstanbul veya Türkiye için "mozaiktir" denemeyeceğinin altını çizen sanatçı, "Mozaik, birbirinin yanında duran küçük parçacıkları oluşturan bütüne denir. Ama İstanbul'da hiçbir şey yan yana durmaz, her şey üst üste katman katmandır. Bütün kültürler katmanlaşarak bu güne gelmiştir ve biz durduğumuz yere şöyle yukarıdan baktığımızda hepsini birbiri içine geçmiş şekilde görürüz. Bugün bu masada konuşanlar, hemen hemen aynı kuşağın insanlarıyız. Çocukluk arkadaşlarımın adlarını saymak istiyorum: Ruben, Dimitri, Rachel, Tayfun, Şükran... Hepimiz farklı dillerde konuşurduk. İsimler değişikti ama bunu kavramıyorduk. O kadar çok dini bayramımız oluyordu ki, hepsini kutluyorduk. Sonsuz bir eğlence kaynağıydı" dedi.
Türkiye'de kendini hiçbir zaman yabancı hissetmediğini dile getiren Juanito, "Batı ülkelerinde hep yabancı olduğum hissettirilmeye çalışıldı. Çok sonraları ciddi ciddi düşündüm ve 'İstanbul'da niye kendimi yabancı hissetmiyorum?' dedim. Doğup büyüdüğüm şehirde, o komşularımızla birlikte yaşadıklarımda buldum cevabı. O semtte sadece biz vardık. Hiç öteki yoktu. Öteki kavramının çocuk yaşta beynimize yerleştirilmemiş olması, bizi dünyayı kavramaya yöneltti. Hiç kimse yabancı değildir. Bir tek dünya var ve biz içinde yaşıyoruz" diye konuştu.
Batı dünyasında derin insanlık tarihi olan kent ve ülkelere kıskançlıkla bakıldığını söyleyen sanatçı, bu kıskançlığın çeşitli oyunlarda kendini gösterdiğini söylerken, "Paris gibi bir kentte, üstelik 11 Eylül olaylarından sonra 'Müslümans, Müslümanes' adı altında sergi açıyorlar ve içinde İstanbul da var. Biz İstanbul'da 'Hıristiyans, Hıristiyanes' diye sergi açmış olsak, asla aklımıza gelmez ama ne ırkçılık ne de din düşmanlığı yapmadığımızı bırakırlardı. Din asla bir kimlik olmamalı ve olamaz. Dini kimlik haline getirdiğiniz an, işte bugün olduğu gibi İslamiyet'e terörist gözüyle bakılmasını sağlamış olursunuz" şeklinde konuştu.