HABER

Kapat

"Kargayı bülbül diye yutturamazsınız"

ANKARA (İHA) - CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, 17 Aralık AB Zirvesi'nde Türkiye'nin aldığı sonuçları değerlendirirken, hükümetin yapay bir bayram dayatması içinde olduğunu, AB'nin Türkiye'ye 'yarım üyelik' tarihi verdiğini belirterek, "Ne kadar çalışırsanız çalışın kargayı bülbül diye yutturamazsınız. Mızrak çuvala girmez. Arkanızda medya desteği de olsa girmez" dedi.

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, TBMM'de 2005 yılı bütçesinin geneli üzerinde öğleden sonraki oturumda bir konuşma yaptı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve çok sayıda Bakanlar Kurulu üyesinin de dinlediği konuşmasında CHP lideri, sözlerine Musul'da 5 güvenlik görevlisinin şehit edilmesini gündeme getirerek başladı. Şehit olanların oraya meşru bir misyonla gittiklerini ifade eden Baykal, sadece üzüntü beyanıyla yetinilmesinin "üzücü" olduğunu kaydederek, Irak'ta nelerin yaşanmakta olduğunun, Türkiye-Irak ilişkisinin bir kez daha bu acıyla ortaya çıktığını kaydetti. Bu olay bize çok acı bir ders olmalıdır. Oraya giden bu insanlar eskortsuz, o bölgede sorumluluğu üstlenmiş olan otoritenin güvenliği olmadan nasıl hangi güvenceyle yola çıkarılmıştır?" diye sordu. Başkal, olayın Türkiye Cumhuriyeti'nin orada etkisiz olduğunu gösterdiğini görüşünü de savundu.

CHP lideri konuşmasının 2. bölümünü tamamen AB ve 17 Aralık'ta alınan karara ayırdı. 17 Aralık tarihinde alınan konsey kararının bütçe görüşmelerini gölgede bıraktığını ve görüşmeleri derinden etkilediğini kaydeden CHP lideri, "Hepimiz 3 gündür Türkiye'de yapay bir bayram havasının yaratılmak istendiğine tanık oluyoruz. Türkiye'de herkesin bir büyük milli sevinci paylaşması gerektiği kanaati Türkiye'ye dayatılmak isteniyor. Gördüğümüz manzaralar gerçekten uzun süreden beri hiç tanık olmadığımız tabloları ortaya koyuyor. Gündüz vakti havai fişek gösterileriyle Kızılay Meydanı'nda bir büyük sevinç müsameresi gerçekleştirilmek isteniyor. Herkesin bu bayrama katılması gerektiği gibi bir anlayış oluşturulmak isteniyor" dedi.

"Başbakan Kızılay'da bayram kutluyor. 'Bayramınız kutlu olsun' diyor" ifadelerini kullanan Baykal, bu bayramın neye dayandığının ise kimse tarafından bilinmediğini söyledi. "Anladık sevinelim de niye sevinelim? Ne oldu? Niçin sevinelim? Bunu bize biri söylesin" diyen Baykal, 17 Aralık tarihinden bu yana net olarak hiçbir şey açıklanmadığını ifade etti.

"RESMİ BİR KARAR METNİ YOK"

Başbakanın da Avrupa Konseyi'nin aldığı kararı bilip bilmediğinden endişe ettiğini kaydeden Baykal, "Ortada resmi bir belge yok. Karar metinleri ortada yok. İyi niyetle bakan vatandaş da 'AB'ye herhalde giriyoruz. Herhalde bazı sorunlar, bazı kısıtlamalar olabilir, engeller olabilir; ama bu güçlükler zaman içinde halledilir. Göç yol da düzelir. İyi niyet, sabırla bu sevinci hep beraber paylaşalım. 10-15 yıl sonra biraz daha dişimizi sıkalım. Ama sonunda herhalde AB'ye gireceğiz' diye düşünüyor. Ne yazık ki gerçek bu değil. Türkiye'nin anlamasına fırsat verilmeyen temel nokta işte burada ortaya çıkıyor. 17 Aralıkta Türkiye'ye verilen tam üyeliğe bizi taşıyacak olan bir güzergahın haritası değildir. Bu anlaşılmamıştır. Bu anlaşılmadan başka konular üzerinde tartışmalar yapılıyor. Kıbrıs tartışılıyor başka şeyler tartışılıyor" ifadelerini kullandı.

Türkiye'nin 1999 yılından sonra 'canla başla çalışarak' hemen her şeyi gerçekleştirdiğini, görevini tamamladığını ve 17 Aralık'ta "sadece müzakere tarihi" beklediğini belirten Baykal, 5 Ekim tarihli komisyon raporunda da bunun ifade edildiğine dikkat çekti.

"Şimdi 17 Aralık'ta bu üyelik müzakeresinin bize fiilen hangi tarihte başlanacağı söylenecek. Üyelik müzakeresinin 2005 yılının 3 Ekim'inde başlayacağı söyleniyor. Önemli olan Türkiye'nin er veya geç tam üyeliğe başlamak için bir sürece girmesidir. 17 Aralık'tan bizim beklediğimiz budur. Bunu Türkiye kazandı. Türkiye bunu 1999 yılında kazandı. 1999 yılından sonra yaptığı bütün reformlarla bunu kazandı Türkiye. Müzakere tarihi bekliyorduk. 17 Aralık'ta bunu alacaktır" ifade etti.

17 Aralık tarihinde tam üyelik için müzakere tarihi verilmediğini, yarım üyelik tarihi verildiğini belirten Baykal, "17 Aralık'ta ne oldu? 25 ülkenin aldığı türden bir üyelik müzakeresi kararı mıdır bize verilen?" diye sordu. Romanya, Bulgaristan, Hırvatistan'ın AB'ye gireceğini ve onlara başka bir üyelik kriteri getirilmediğini ifade eden CHP lideri, Türkiye'yi ilk kez ayrıcalıklı bir ortaklık getirildiğini ve müzakerelerin de bu şekilde yapılacağını ifade etti.

"TÜRKİYE'YE ÖZGÜ BİR ADAYLIK"

Yeni bir AB üyeliği tarif edilmeye başlandığını ve bunun 17 Aralık'ta kağıtlara geçtiğini ifade eden Deniz Baykal, "İlk kez bir ülkeye Türkiye'ye bu 23. madde ile 'seninle biz ayrı koşular içinde ayrı üyelik yaparız' denilmektedir. 23. madde Türkiye'ye özgü bir müzakereliği, Türkiye'ye özgü bir adaylığı öngören maddedir. Hırvatistan'a mesela 23. maddeye göre üyelik söz konusu edilmemiştir. Sadece Türkiye böyle olacaktır. Bu AB'nin geleceğiyle ilgili yeni bir anlayışın ortaya çıktığını gösterir. Çok vitesli Avrupa, çok zamandır konuşulur. Şu ana kadar bu konuşulmamıştır. 25 ülke ilk çemberin içindedir. Hırvatistan, Bulgaristan ve Romanya da bu çemberin içindedir. Ama Türkiye'ye 'sen 2. çemberin içinde üye olabilirsin' denmektedir. Özel farklı bir üyelik teklif edilmektedir. Avrupa ile ilişki var; ama Avrupa ile bildiğimiz üyelik görünmüyor. Bunun olmaması için gerekli düzenlemeler oraya yerleştirilmiş ve o bize kabul ettirilmiştir. AB, ilk kez bir ülkeye diyor ki 'seninle müzakereye otururum; ama ucu açık olur'" ifadelerini kullandı. Baykal sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bunun için Kızılay'da bayram yapmaya Allah aşkına sebep var mıdır? Olay sadece bundan ibaret değil. Sadece ucu açık olması, özel müzakere yöntemi söz konusu değil. Bunun ötesinde bir tablo var. Türkiye ile yapılacak olan müzakerelerde Kopenhag Kriterleri ki sadece siyasi kriterler değil, ekonomik, sosyal, bütün kriterler dahil olmak üzere, bunları Türkiye sonuçlandırdığında, mükellefiyetleri tam yerine getiremeyeceği ortaya çıkar ise o zaman üyelik dışında AB organlarıyla başka yapılarıyla irtibatlı tutulur diyor. Bu ne demektir, sizinle ucu açık müzakere yapacağı. Müzakere yöntemi olağanüstü güç. Başarıyla sonuçlanırsa, diğerlerinin aynısı olmayacaktır. Siz bunun gereklerini sorumluluklarını yerine getiremeyecek olursanız, AB'ye üye olmanız şart değildir, AB'ye şöyle şöyle bağlanın. Biz buna hayır diyemiyoruz. Bunu içimize sindirdiğimizi orada beyan ediyoruz. Ne kadar çalışırsanız çalışın kargayı bülbül diye yutturamazsınız, mızrak çuvala girmez. Arkanızda medya desteği de olsa girmez, 2. sınıf bir üyelik öngörülmüştür."

"TÜRKİYE, AB YORGUNU HALE GELECEK"

CHP lideri bunların dışında Kıbrıs'ın da üyelim müzakere sürecinde önemli sorunlardan biri olduğunu belirtti. Türkiye'nin birden bire AB yorgunu hale geleceğini ifade eden Baykal, "Şimdiden biz Kıbrıs başta olmak üzere ödünler vermeyi kabul etme noktasına geldik. Önümüzdeki dönemde farklı talepler önümüze gelecek. 10 yıl boyunca Türkiye ödün verir durumda olacak. 10 yıl sonra da Türkiye tam üyelik dışında bir manzarayla karşı karşıya kalacak. 11 Eylül sonrası ortaya çıkan Türkiye'nin öneminin çok yanlış biçimde ortaya konmasıdır. Sayın Başbakan ve AKP yetkilileri bize bu konuda verdiğimiz destek için teşekkür ediyorlar. Eksik olmasınlar, destek verdik. Ama bu desteklerin sonucunda ortaya çıkan manzara yüzümü ağartacak bir manzara değil. Türkiye'de bu tablonun ortaya çıkmasından memnuniyet duyanlar, toplumun yararları burada iyi savunulduğu için bu mutluluğu duymuyorlar. Toplumun yararları konusunda esnek davrandığınız için sizi kutlarız anlamında destek veriyorlar. Asıl acı olan da budur. Türk halkına verilen desteği unutuyorsunuz. Sizden büyük ülkelerin beklediğini karşılıyorsunuz diye veriliyor. Bunun takdirini de size bırakıyorum" diye konuştu.

Baykal, 2005 yılı bütçesi ile ilgili de eleştirilerde bulundu. Olumlu bazı sonuçların bulunduğuna işaret eden Baykal, bu hükümetin 3. bütçesi olduğunu ve IMF etkisinde bütçelerin yapıldığını kaydederek, Türkiye'de iç ve dış borçlarının yükseldiğini, cari açığın ve bunlara bağlı olarak işsizliğin artığını, yatırımların azıldığını, ülke geleceğini kurmaya yönelik çabanın zaafa uğradığı bir konjonktüre sürüklendiğini söyledi.

En Çok Aranan Haberler

Kapat