İZMİR (İHA) - Kültür balığı üreticileri, 1999 yılında bir yıllık ihracat yasağının ardından Avrupa Birliği engelini aşarak, üye ülkelere ihracat yapmaya başladılar. Dünya standartlarında üretim yaptıklarını belirten kültür balığı üreticileri, Türkiye'deki bürokrasi engelini aşamamaktan şikayetçiler.
Türkiye'deki kültür balığı üretiminin yaklaşık yüzde 98'inin yoğunlaştığı Ege Bölgesi'nde sorunları aşmak için İzmir ve Muğla'da birer dernek kuran kültür balığı yetiştiricileri, hem sektörün gelişimini engelleyen bürokratik engellerin kaldırılması hem de kamuoyundaki yanlış izlenimin değiştirilmesi için kolları sıvadılar. İzmir'de kurulan Aqua Kültür Derneği Başkanı Murat Dağ, Muğla'da kurulan Kültür Balıkçıları ve Su Ürünleri Yetiştiricileri Birlik Derneği Başkanı Akın Özder ile iki derneğin yönetim kurulu üyeleri Nihat Kurtuluş, Tuğrul İnci ve Levent Akgerman, İhlas Haber Ajansı Ege Bölge Müdürlüğü'nü ziyaret ederek, sorunlarını dile getirdiler.
Aqua Kültür Derneği Başkanı Murat Dağ, kültür balıkçılığının 1983 yılından beri bir gelişim içine girerek sektör haline geldiğini söyledi. Dağ, "1990 yılına kadar yavaş bir gelişim dönemi yaşandı. Ancak yaklaşık 15 yıldır, Türkiye'de kültür balıkçılığı; dünya standartlarında yapılıyor. 1998 yılında Avrupa Birliği, üye ülkelere balık ihracatımızı yasakladı. Bize bir yıllık hazırlık süreci tanıdı. Biz o bir yıl içinde her şeyimizi dünya standartlarına getirdik ve gelip inceledikten sonra onay verdiler. Halen üretimimiz AB'nin koyduğu standartlarda devam etmektedir. Dolayısıyla kamuoyunda yanlış izlenimler nedeniyle zaman zaman çevrecilerle karşı karşıya kalıyoruz. Oysa biz çevreyi yada kıyıları kirletmiyoruz" şeklinde konuştu.
Kültür balıkçılığıyla ilgili her türlü üretimin çoğu yerde dünya standartlarının da üzerinde yapıldığını ifade eden Dağ, "Yeminden tutunda, yumurtasına kadar kültür balıkçılığıyla ilgili her türlü üretimi Türkiye'de yapıyoruz. Kültür balıkçılığında ithalat yüzde 5'i geçmez" dedi.
Murat Dağ, sektörün gelişimini engelleyen en önemli sorunları ise şöyle sıraladı:
"Türkiye'de kültür balığı yetiştirmek için açık denizde size denizin yüzeyini 10 yıllığına kiralıyorlar. Bu eskiden 15 yıldı, 10 yıla çekildi. Size verilen bu 10 yıllık sürenin yaklaşık 4-5 yılını 14 bakanlık ve kamu kuruluşundan gerekli izin ve onayları almak için harcıyorsunuz. Bu süre sonunda gerekli izinleri alınca zaten bir levreğin yetiştirilip sofraya gelmesi arasındaki süre 2 yıl, yani ancak 7. yılınızda ilk geri dönüşü sağlayabiliyorsunuz" diye konuştu.
Muğla Kültür Balıkçıları ve Su Ürünleri Yetiştiricileri Birlik Derneği Başkanı Akın Özder ise Türkiye'de yılda 40 bin ton levrek ve çupra ürettiğini belirterek, "Bu üretimin yüzde 60'nı Avrupa ülkelerine ihraç ediyoruz. Bunun dışında yaklaşık 70 bin ton kadar da alabalık ve sazan gibi tatlı su balığı yetiştiriliyor. Yani bizim üretimimiz, dünya kültür balığı üretiminin ancak binde 0.5'ini oluşturuyor. Sektör bütün olarak ele alındığında 800 milyon dolarlık bir sektör, ancak Türkiye'nin gerçek kapasitesi bunun 100 katı kadardır. Bize ayrılan kıyı 20 kilometreden 40 kilometreye çıkarılırsa, üretimimizi 5 kat artırırız. Avrupa ülkeleri dışında ulaşmak istediğimiz en önemli pazarlar Amerika, Kanada ve Asya ülkeleridir. Oysa mevcut durumda hiç stokumuz yok, üretiminin tamamı ihracat ve iç talebe gidiyor" şeklinde konuştu.
Diğer dernek yöneticileri de kültür balıkçılığı sektöründe ciddi sıkıntılar yaşanmakta olduğunu, ancak her şeye rağmen dünya standartlarında balık yetiştirmeye devam ettiklerini kaydettiler.