Anakin Skywalker ve Luke Skywalker’ın memleketi olan Tatooine’i bir ‘Dünya temsili’ olarak düşünelim...
Obama çiftinin bile büyük hayranları arasında olduğu, 2015’in sonunda 7.’sinin gelişini kutladığımız, bu yıl da Rouge One adlı Spin Off ile heyecanımıza heyecan katmaya devam edecek olan Star Wars serisi, içinde oldukça akıllıca tasarlanmış onlarca gezegeni barındırıyor. Tatooine de bunlardan biri. Anakin Skywalker henüz bir çocukken, kurak iklimin hüküm sürdüğü bu gezegende annesini bırakmış; geri döndüğünde onu öldürülmüş olarak bulunca da karanlık tarafa adımını atmıştı. Aynı şekilde _Luke Skywalker’_in Jedi’lığa başladığı gezegendi Tatooine.
Tatooine’de yüzlerce canlı türü bir arada yaşıyorlardı. _Yer çekimi aynı dünya gibiydi, atmosferi de görünen o ki %21 oranında oksijen, %78 oranında da azottan oluşuyordu; çünkü insanlar dahil tüm canlılar maske kullanmadan rahatlıkla nefes alıyorlardı.
_
Bu durumda Naboo’yu ne yapacağız?
Naboo, Tatooine’in aksine yemyeşil ormanlara sahipti; onun mevsimlerinde kum fırtınalarına ve aşırı sıcaklara yer yoktu. Ancak yine nefes almak için harika bir oksijen oranı vardı havada, yer çekimi de aynı dünya gibi rahatça yürüyebilmeyi sağlıyordu.
Tatooine ve Naboo’dan başka onlarca gezegende yerçekimi normal seviyedeydi, atmosfer nefes almaya elverişliydi.
Peki bu gerçek evrende mümkün mü?
Son araştırmalar diyor ki: "Evet güzel kardeşim."
Ama bugünlerde Astrobiology dergisinde yayınlanan bir makele var ki, Star Wars’taki bu eşit yer çekimi / eşit atmosfer durumunun evrendeki birçok gezegen için geçerli olabileceğini ortaya koyuyor.
Örneğin; Venüs, Uranüs, Neptün ve Satürn.
Tabii bu gezegenlerin atmosfer basınçlarının dünyamıza oranla çok daha fazla olduğunu göz önünde bulundurursak, onları Yeni Dünya olarak adlandırmamız çok da doğru olmaz. Ama işin bir de güneş sistemi dışındaki kısmı var, ki o kısım şu an çok daha merak uyandırıcı!
2011’den bu yana, güneş sistemimizin dışında 2000’in üzerinde yeni gezegen keşfedildi!
Yeni keşfedilen bu gezegenler 3 kategoriye ayrılıyorlar: _1) Kütlesi Dünya’dan küçük olanlar (Örneğin Mars), 2) Geçiş Kategorisi; yani kütlesi Dünya ile benzer veya fazla olanlar, ve 3) Kütlesi Dünya’nın yüzlerce katı büyük olanlar.
_ Yeni keşfedilen ve geçiş kategorisinde yer alan gezegenlerin henüz belirgin bir atmosfere sahip olup olmadıkları bilinmiyor… Keşfi bilim dünyasında büyük yankı uyandıran Kepler 452b de bunlardan biri.
Ancak genel kabul gören teori; bu gezegenleri oluşturan kayaların, mutlaka bir gaz kütlesi ile etkileşim içinde oldukları yönünde.
Astrobiology’de yayınlanan makalenin sahipleri Ballesteros ve Luque, bu gaz kütlesinin olmaması ve/veya elverişsiz olması durumunda, gezegen üzerinde kendiliğinden oluşmuş bir ‘doğa’dan söz edilemeyeceğini söylüyorlar, ancak kendiliğinden sözcüğünün de üzerinde duruyorlar…
Çünkü makalenin yazarlarına göre, ileride yer çekimi dünyaya yakın olan gezegenlerin atmosferlerini dünyaya benzetecek, doğal gelişime imkan sağlayacak teknolojiye sahip olacağız. Bir başka değişle; eğer yerçekimi müsaitse, insanoğlu ileride herhangi bir gezegeni Yeni Dünya’ya evirebilecek!
Yani Star Wars’taki durum hiç de saçma değil, bilakis oldukça mümkün!
_Kaynaklar: News.discovery.com, Ncbi.nlm.nih.gov, Wikipedia.org, Starwars.wikia.org_