SİLİVRİ (ANKA) - Ergenekon davasının tutuklu sanıklarından Muzaffer Tekin, Danıştay sanıklarının dini hassasiyetlerinin olmadığını iddia ederek, bu konuyu son derece taraflı bir şekilde ve çarpıtarak almanın, Danıştay cinayetinden tarikatın beraatini sağlamaya yönelik bir çaba olduğunu iddia etti.
Ergenekon davasının İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam eden 14. duruşmasının öğleden sonraki oturumu başladı. Tutuklu sanıklardan Muzaffer Tekin savunmasına kaldığı yerden devam etti. Muzaffer Tekin, Danıştay sanıklarının dini hassasiyetlerinin olmadığını iddia ederek, bu konuyu son derece taraflı bir şekilde ve çarpıtarak almanın, Danıştay cinayetinden tarikatın beraatini sağlamaya yönelik bir çaba olduğunu iddia etti.
Cumhuriyet Gazetesi'ne atılan bombaların ve Danıştay'a düzenlenen saldırıyı vatanseverlerin üzerine yıkmanın savcıların temel amaçları arasında yer aldığını öne süren Tekin, "İktidarla savcıların birliktelikleri inkar edilemez şekilde iddianamenin hemen her sayfasında haykırmaktadır" dedi.
-ALPARSLAN ARSLAN'A TAHLİYE SÖZÜ İDDİASI-
Tekin, Danıştay saldırısını düzenlediği iddiasıyla tutuklanarak cezaevine konulan Alparslan Arslan'ın bu olayı işledikten sonra yakında cezaevinden çıkacağı konusundaki beyanlarının, tarikat ortamında söylenmesinin son derece tabi olduğunu belirtti. Tekin, şöyle devam etti:
"Çünkü bu kişilerin beyinleri yıkanarak aynen Osman Yıldırım'ın beyan ettiği gibi hem bu dünyayı hem de öbür dünyayı kazanacakları konusunda vaatler verilmektedir. Bu kişiler için laik devlet mahkemelerinin yapacakları yargılamalar önemli değildir. İnadına ölmek ya da öldürmek bu kişiler için mesele değildir. İrtica adına yapılan cinayet faillerine her alanda bir takım sözler verilmesi de tabidir. Çünkü bu zihniyete göre ‘her kötülüğün anası laik devlet yıkılacak, yerine ılımlı İslam rejimi' kurulacaktır. Böyle bir sistemde elbette ki din adına cinayet işleyenlerin cezaevlerinde tutulmasına rıza gösterilmesi mümkün olmaz."
-"ALPARSLAN ARSLAN ATATÜRKÇÜ OLAMAZ"-
Tekin, Ergenekon davasında yargılanan sanıklar arasındaki laik, cumhuriyetçi, üniter ve Atatürkçü yapıda bulunan kişiler ile Alparslan Arslan'ın sahip olduğu kişiliği bir araya getirmenin mümkün olmadığını belirterek, "Savcı, sözde Ergenekon örgütü üyelerinin legal faaliyetler çerçevesinde demokratik tepki görüntüsü ve kamuoyu oluşturmak amacıyla yönetim aleyhine toplum hareketlerinin organize edilmesini veya içerisinde yer almasını suç olarak değerlendirmiştir. Bu doğru bir tespit değildir. Savcının iktidar aleyhine gösteriyi sakıncalı gösterme anlayışı kendisinin bulunduğu cepheyi ve bakış açısını ortaya koymaktadır. Savcıların bütün gayesi Danıştay cinayeti ile tarikat bağlantısını keserek vatansever insanlar ile ilişkisi olduğunu göstermektir. Savcı iddianamesinde Arslan'ın sözde örgütün kendisine verdiği görev doğrultusunda ülkede karışıklık ve halk ayaklanması yaratarak yönetim zafiyeti içerisine sokup askeri müdahalenin yapılmasına teşvik eden bir planın parçası olduğunu bildiğini iddia etmektedir.
-"TÜRKİYE ASKERİ DARBEDEN UZAKLAŞALI 10 YILLAR OLDU"
Bunun için Aslan'ın ‘Biz yakında çıkacağız, devlet temizlik yapacak' sözlerini Savcı bir askeri darbe olarak algılamaktadır. Oysa tam tersine, Türkiye askeri darbe tehlikesinden uzaklaşalı 10 yıllar olmuştur. Ordunun üst komuta heyeti dahi bu inancı taşımadıkları gibi bu tür fikirleri şiddetle reddetmektedirler. Toplumun her kesiminde ‘en kötü sivil yönetim, en iyi askeri yönetimden evladır' anlayışı yerleşmiştir. Bu sebeple ülkede darbe tehlikesinden ziyade irticai yönetim ve rejim değişikliği söz konusudur. Alparslan Arslan'a TSK içerisinden ya da sözde örgütün talimat verdiğine ilişkin tek bir delil yok. Bu kişinin darbe teşviki amacıyla ve darbe planının bir parçası olarak hareket ettiğini söylemek bir iddiadan öteye gitmemektedir."
-"DARBE TEHLİKESİ VAR REJİM TEHLİKESİ YOK"-
Tekin, soruşturmayı yürüten savcıların darbe tehlikesini sürekli işlediğini belirterek, "Her nedense, darbe tehlikesini sürekli işleyen savcılar irticai rejim tehlikesinden hiç bahsetmemektedirler" diye konuştu. Ümraniye'de ele geçirilen bombaların hiçbir olayda hiçbir sanık tarafından kullanılmadığını belirten Tekin, Ergenekon soruşturmasının özel olarak kurgulandığını ve tek malzemenin de Osman Yıldırım'ın inandırıcılıktan uzak beyanları olduğunu söyledi. Ergenekon iddianamesinin gizli tanıkların beyanlarına göre hazırlandığını ifade eden Tekin, "Gizli tanığın kimliği saklanır, beyanları saklanmaz" dedi. Tekin, dün başlayan ifadesini bugün öğleden sonra tamamladı. Tekin'in ifadesinin ardından sorgulanmasına geçildi.