ANKARA (ANKA)- Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırmaları Vakfı'nın (TEPAV), Irak raporunda, bölgede yaşanan sorunların sadece sert güçle kökten çözülemeyeceği, kültürel, ekonomik, psikolojik ve sosyal unsurların bütünlük içinde işleneceği politikaların belirlenmesini gerektiği savunuldu.
"Riskler ve Fırsatlar Kavşağında Irak'ın Geleceği ve Türkiye" başlıklı raporu, TEPAV Direktörü Prof. Dr. Güven Sak tarafından vakıf merkezinde tanıtıldı. Sak, Irak konusunun günlük tartışma ekseninde ele alındığını belirterek, raporla orta vadeli bir perspektif ortaya koymaya çalıştıklarını söyledi.
"GÖZÜMÜZÜ KAPATAMAYIZ"
Tanıtım toplantısında değerlendirmelerde bulunan araştırmacılardan Mustafa Aydın, "gelişmelere gözlerimizi kapatmamız, hiçbir şekilde çözüme katkı sağlamaz" diyerek, raporda her noktayı değerlendirdiklerini, bir Kürt devleti kurulması ihtimalini de göz ardı etmediklerini belirtti. Raporu hazırlayan diğer araştırmacı Nihat Ali Özcan ise farazi bir harita üzerinden olası Kürt devletinin konumuna değinirken, böyle bir yapının jeopolitik açmazları olacağını söyledi. Özcan, bölgede olası sıkıntıların şöyle sıraladı:
"Coğrafyası derinlikten yoksun. Askeri müdahaleye karşı hassas. Siyasi sınırları sürekli kriz yaratacak nitelikte. Uluslaşma süreci devam etmektedir. Aşiret yapısı etkin ve baskın. Küreselleşmenin etkileri hızlı ve yıkıcı. Kontrolsüz, hızlı, sosyal ve kültürel altüst oluş, toplumu ayrıştırmaktadır. Devlet geleneği yoktur, oluşması uzun yıllar gerektirir. Diasporaya göç, insan sermayesi ve genç nüfusu cezbetmektedir. Süreklilik kazanmış güvenlik kriz alanları oluşmuştur."
"YUMUŞAK UNSURLAR ÖNEMLİ"
Mustafa Aydın, bölgeyi sürekli takip etme ve değişen koşullara uygun politikaları hayata geçirme gereğine değinerek, sadece askeri operasyon seçeneğini değil, kültürel, ekonomik, psikolojik ve sosyal "tüm yumuşak" unsurları içeren pek çok faktörü bir arada kullanmak gerektiğini vurguladı. Türkiye'nin şu anda sürdürdüğü politikanın parçası olan "askeri operasyon yapabilme ihtimalinin, çok güçlü bir kart olduğunu" kaydeden Aydın, şöyle devam etti:
"Bütün bunlar yapılmazsa, sadece askeri güç kullanılırsa, karşımıza çıkacak tehditler nedir diye sorarsanız: Türkiye'nin, terör örgütü PKK ve bölgedeki Kürt gruplarla çatışması, uluslararası toplumun tepkisini çekmesi, bölgeye yönelik nüfuzunu kaybetmesi gibi olasılıklarla karşı karşıya kalabilmesi gibi çeşitli senaryolar söz konusu olabilecektir."
Aydın, ikinci olarak "bölünmüş Irak senaryosu"nun ele alınabileceğini ifade etti. ABD'nin Irak'a girmeden önceki söylemi ile şimdiki söyleminin tamamen değiştiğini kaydeden Aydın, bu ülkenin demokratikleşme iddiasını tamamen terk ettiğine ve artık Irak'ın güvenliği ve istikrarının gündem oluşturduğuna işaret etti.
Özcan ise "ortak akıl stratejisini" belirlerken, mevcut durumu iyi analiz etmek ve tartışmayı bilgi zemininde götürmek gerektiğini ifade ederek, bölgedeki sıkıntıları şöyle sıraladı:
"Mart 2003-Kasım 2005 arasında sadece Süleymaniye şehrinin bütçesi 200 milyon dolardan 1.1 milyar dolara yükselmiştir. Son 30 yıldır sürekli güvensizlik ve çatışma ortamında yaşayan Kürtler ekonomik hayattan ve üretimden kopmuştur. Kuzey Irak'ta çalışabilir nüfusun üçte ikisi, üyesi olduğu partiden maaş almaktadır. Hemen hemen bütün erkekler herhangi bir siyasi partiden en az bir maaş alıyor. Süleymaniye bölgesinde Mayıs 2007'de her 24 saatte bir kadın kendisini yaktı. 18 Haziran-16 Ağustos 2006 tarihleri arasında bölgeden Türkiye'ye kaçmak isteyen bin 82 gencin yakalanarak geri çevrildiği Zaho Kaymakamlığı tarafından ifade edilmektedir. Genç nüfusun bölgeden kaçışını önlemek amacıyla Kürt Federe Bölgesi, 27 yaşın altındaki Kürtlere pasaport vermeme kararı almıştır."