Yeryüzünün üzerinde belli bir yükseklikte başlamayan uzay, deniz seviyesinden 100 kilometre yükseklikte yer alan Karman Hattı, geleneksel olarak yapılan uzay anlaşmalarında ve havacılık kayıtlarının tutulması amacı ile uzayın başlangıç noktası olarak kullanılmaktadır. Ay ve Dünya arasında yer alan boşluğun bir vakum görevi görmesi gerektiği kavramı, tarihte ilk kez 17. yüzyılda bilim insanları tarafından ortaya atılmıştır.
Evrenin tam boyutu belirlenememiştir. Genişliğinin sonsuz olabileceğine dair birçok teori vardır. Kusursuz vakuma en yakın ortam uzay olarak kabul edilir. Uzay hakkında hâlâ çözülememiş ve kesin bulgularla ortaya konulamamış pek çok konu bulunmaktadır. Sesin uzayda duyulup duyulmadığı ya da ses dalgalarının uzay ortamında nasıl değiştiği de merak edilen başlıklar arasındadır.
Bir tür mekanik dalga olan ses yayılmak için bir ortamın varlığına ihtiyaç duymaktadır. Örnek olarak bir müzik aletinden çıkan sesler havada yer alan moleküller aracılığı ile insanların kulaklarına ulaşmaktadır. Müzik aletindeki titreşimler hava basıncında dalgalanmalara enden olur. Bu dalgalanmalar ise iç kulakta elektrik sinyallerine dönüştürülür. Ardından beyne ulaştırılır ve bu sayede ses algısı oluşur.
Dünyada bir su damlasının, bir yaprak hışırtısının, araba kornalarının ya da çeşitli başka seslerin duyulması ortak bir unsur sayesinde gerçekleşir. Bu durumda seslerin dağılabilmesini sağlayan ortam olan havadır. Eğer bir yerde hava yoksa orada sesler duyulmaz. Ancak bu durum seslerin olmadığı ve çıkmadığı anlamına gelmez. Sadece sesler dağılacak bir ortam bulamamış demektir. Örnek olarak hava olmayan uzay boşluğu ortamında biri bağırsa dahi onun sesini kimsenin duyması mümkün değildir.
Boş uzayda ya da uzay boşluğunda seslerin duyulamayacağı kabul edilmektedir. Bu durumun nedeni ses dalgalarının içinde yol alabileceği bir ortam bulamıyor olmasıdır. Örnek olarak uzay boşluğunda bir müzik aletinin çalınması durumu örnek verilebilir. Bir gitarın telleri çekildiği zaman eğer uzay boşluğunda bu durum gerçekleşiyorsa teller dünyada çalınırken olduğu gibi titreşim meydana getirmeye başlar. Ancak tellerdeki enerji kulağa ulaşabileceği bir ortam bulamadığı için ses duyulamaz. Zaman ilerledikçe müzik aletindeki sürtünmeler sebebi ile titreşimler gitgide azalır.
En sonunda ise tüm titreşimler azalarak tamamen yok olur. Böylece müzik aletinin tellerindeki mekanik enerji ısı enerjisine dönüşür ve müzik aletinin ısınması gerçekleşir. Ses dalgaları mekanik dalgalar oldukları için sesi oluşturan kaynağın yaptığı ortamda yer alan tanecikleri titreştirmektir.
Bir tanecik titreştiği zaman başkasına da çarpar ve onu titreştirir. Bu durum kaynağın enerjisi tamamen tüketilene dek devam eder. Uzay boşluğunda yer alan tanecik sayısı sıfır değildir. Bu yüzden de ses hiçbir şekilde yayılmaz ifadesi doğru kabul edilmemektedir. Bazı bilim insanları seslerin yayıldığını ancak insan kulağı tarafından duyulabileceği ses aralığından daha alt seviyede olduğunu ifade etmektedir. Sesin duyulmaması da bu yüzdendir. Aslında ses uzay boşluğunda tamamen yok değildir ancak duyulabilecek seviyenin altına düşmektedir.
Uzay boşluğunda sesin duyulmamasının temel nedeni vakum ortamının bulunmamasıdır. Titreşimlerle iletilen mekanik bir dalga özelliğine sahip olan ses titreşimlerinin taşınabilmesi için madde ortamına gereksinim duyulmaktadır. Ancak uzay adı verilen boşluk gereksinim duyulan bu maddesel ortamdan yoksun bir ortamdır.