Türkiye Gazetesi'nden Ziyneti Kocabıyık'ın haberine göre; Dünyada 10 kişiden birini etkileyen kronik böbrek hastalığı ülkemiz için çok daha büyük bir problem. Türkiye’de her 7 yetişkinden birinin kronik böbrek hastası olduğu tahmin ediliyor. Ülkemizde her yıl 12 bin kişi diyalize girmeye başlıyor. Kronik böbrek hastalığına yol açan en önemli sebeplerden birinin bütün müdahalelere rağmen kritik eşiğin altına indirilemeyen aşırı tuz tüketimi olduğunu söyleyen Türk Nefroloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. İsmail Koçyiğit, böbrek sağlığı ile ilgili olarak Çin tuzu tehlikesine dikkat çekerek “Hazır ya da pakete girmiş her yiyecekte (tatlı da olsa) diğer adı Monosodyum Glutamat olan Çin tuzu var. Çin tuzu, uzun süreli kullanımda Alzheimer, parkinson, diyabet, hipertansiyon hastalığı ve böbrek hasarı yapıyor” dedi.
Böbrek sağlığı için günlük tuz tüketiminin 6 gramın altında olması gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Koçyiğit “Türkiye’de yapılan SALTurk çalışmasına göre ülkemizde günlük tuz tüketimi 18 g/gün olarak hesaplanmıştı. Daha sonra ekmeklerdeki tuzun azaltılması başta olmak üzere alınan birtakım tedbirler ve bilgilendirme çalışmaları sonunda yapılan SALTurk- 2 çalışmasında bunun 14,8’e düştüğünü görüyoruz. Hâlâ olması gerekenin 2 katından daha fazla tuz kullanıyoruz. Tuz dediğimizde sadece yemeğe atılan tuzu kastetmiyoruz.
Mesela siz dışarıda döner yediğinizde zaten öncesinde o dönerin içine Çin tuzu katılmış oluyor. Gıda üreticileri, Çin tuzunu E-621 koduyla yemeklere lezzet vermek için kullanılıyor. Yapılan araştırmalar, Çin tuzunun doyma hissini baskılayıp daha çok yemeye neden olduğu ve Çin tuzu içeren yiyecek tüketenlerin daha kısa sürede acıktığını gösteriyor. Bu sebeple üreticiler ve satıcılar daha çok tüketim sağlanması amacıyla Çin tuzunu kullanıyor. İçine eklenen yiyeceğe bağımlı hâle getiriyor. Bu nedende obezitenin artışında rol alan etkenlerden biri olarak kabul edebiliriz” dedi.
Hazır köfte harçları, et suyu tabletler, hazır çorbalar, cips, kraker, salam, sosis hatta bebek mamalarında bile Çin tuzunun bulunduğunu belirten Prof. Dr. Koçyiğit “Çin tuzundan korunmak için paketli hazır gıdalardan uzak durmalı, bu gıdaları alırken mutlaka etiket bilgileri okunmalıdır” uyarısında bulundu.
Türk Nefroloji Derneği ve AstraZeneca Türkiye iş birliğiyle hazırlanan “Sağlıklı Böbrek, Sağlıklı Hayat” raporu, Türkiye’deki böbrek hastalıklarının karanlık yüzünü ortaya çıkardı. Raporu değerlendiren Türk Nefroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Aydın Türkmen “Türkiye’de toplam nüfusun yüzde 2,5’ine kronik böbrek hastalığı teşhisi konulmuş. Tanı almamış hastalarla birlikte kronik böbrek hastaları nüfusun yüzde 12’sine yaklaşıyor. Hastalık sinsi ilerliyor ve farkındalık çok düşük. Kronik böbrek hastalarının yüzde 5,6’sı hastalığının farkında” dedi.
Ancak bu rakamlar buz dağının görünen yüzünü oluşturuyor. Kronik böbrek hastalığının en önemli iki sebebinin yüksek tansiyon ve diyabet olduğuna dikkat çekilen raporda, bu iki hastalığın Türk insanında görülme oranlarına bakıldığında 18 yaş üstündeki her iki kişiden birinin böbreklerini kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya olduğu vurgulanıyor.
Diyabetin ülkemizde sıklığı giderek artan önemli bir sağlık problemi olduğuna dikkat çeken Türk Nefroloji Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Özkan Güngör “Diyabet, kronik böbrek hastalığının en sık sebebidir. Ülkemizde diyabet oranları 18 yaş üzerinde yüzde 15’e ulaştı. Yüksek şeker sinsi bir şekilde böbrek damarlarını da bozuyor. Diyabetlilerde kronik böbrek hastalığı 2 kat fazla. 2023 yılı verilerine göre diyalize giren hastaların yüzde 34’ünde neden diyabetik böbrek hastalığıdır. Kontrolsüz kan şekeri olan diyabetliler böbrek hastalığı açısından risk altındadır” dedi.
Kronik böbrek hastalıklarının ikinci en önemli sebebi yüksek tansiyon. Türk Nefroloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Şükrü Ulusoy “18 yaş üstü erişkin yaş grubunda hipertansiyonun görülme sıklığı yüzde 30,3 gibi yüksek oranlara ulaşmıştır. Hipertansiyonu önemli bir sorun yapan faktörlerden birisi hiç belirti vermemesi ve bu hastalıkla ilgili farkındalığın düşük olmasıdır. Nitekim ülkemizde yapılan PATENT çalışmasında hipertansif olduğunun farkında olmayanların oranı yaklaşık yüzde 46’dır. Ayrıca ülkemizde diyaliz sebepleri arasında ikinci sırayı yüksek tansiyon alıyor” diye konuştu.
Okuyucu Yorumları 0 yorum