HABER

'Türkiye'nin güven eksikliği hayret verici'

BBC, Guardian, Washington Post, NY Times ve CBS gibi medya kuruluşlarında çalışmış olan gazeteci Nicholas Wood, bugünlerde, bir grup 'farklı turist'le birlikte, Türkiye'yi gezmeye hazırlanıyor. Wood, Ayça Abakan'a, 'Siyasî Turlar' düşüncesini anlattı

Ayça Abakan

BBC Türkçe

On yıl boyunca Balkanlar'da gazetecilik yapan Nicholas Wood, "Siyasî Turlar - Birinci Elden Güncel Olaylar" kapsamında dokuz günlük bir Türkiye seyahati düzenliyor. Seyahatin teması, "Erdoğan ve Anadolu Kaplanları".

İstanbul'daki Tarlabaşı turu ve Ankara'daki futbol maçından, Gaziantep'teki yerel çimento fabrikası ile baklava ustası ziyaretlerine kadar, hiç alışılmamış, üç kentli bir seyahat bu.

İstanbul, Ankara ve Gaziantep'teki ünlü yer ve mekanların da kısa ziyaretlerle ihmal edilmediği seyahatte, asıl olarak Türkiye'nin iç ve dış siyaseti, bölgedeki yeri, bugün geldiği nokta, gelenekleri, özlemleri, hedefleri, çeşitli uzmanların, düşünce adamlarının da katılacağı toplantı ve yemekli söyleşilerde irdelenecek.

Peki tarihi, arkeolojisi, doğal güzellikleri, mimarisi, yemekleriyle ünlü bir Türkiye'ye, kimler ve neden, böylesine farklı bir tur programıyla gitmek isteyebilir? Bu türde seyahatler düzenleme fikri nasıl oluşmuş? Türkiye denince aklına ilk gelen düşünce ne?

1990'lı yılların sonlarında Kosova mülteci krizinden, Miloşeviç iktidarının devrilmesine, Makedonya'daki etnik gerilimlerden, 2000'lerin başlarında Kosova'nın bağımsızlığına kadar bölgeden sayısız haber geçen, ama artık başkanlığını yaptığı Political Tours (Siyasî Turlar) ile, Türkiye'nin yanı sıra Kuzey Kore, Bosna ve Sırbistan, Etiyopya, Gürcistan ve Kuzey İrlanda gibi coğrafyalara seyahatler düzenleyen Nicholas Wood, sorularımızı yanıtladı:

BBC Türkçe: Böylesine farklı türde bir seyahat kuruluşu yaratma düşüncesi nasıl oluştu? Bir ülkeyi gezmek isteyen insanların bu tür bir bilgilendirmeye ihtiyaç duyabileceği fikri nasıl gelişti?

Nicholas Wood: Ben gazetecilik mesleğini çok seviyordum: Bir gazeteci olarak son derece büyük ayrıcalıklarınız var. İstediğiniz hemen her yere gidebiliyorsunuz, akla gelebilecek her türlü garip soruyu sorabiliyorsunuz, insanı çok zenginleştiren bir deneyim gazetecilik. Gazetelerde, televizyonda, radyoda çalışıyoruz ve insanlara ilgilendikleri konuları anlatıyoruz. Daha sonra kendime "neden aracıyı ortadan kaldırmıyoruz?" sorusunu sordum. Yani bizim yapabildiğimiz şeyleri, başkalarının da yapmasına niye olanak sağlamıyoruz? Tabii, böyle bir seyahatin düzenlenmesi, planlanması gerekiyor ama temel olarak düşünce böyle doğdu. Hergün yapmaktan hoşlandığım şeyleri, başka insanların da yapabilmesine olanak sağlamak istedim. Bir de, insanların belli bir yer hakkındaki algılamalarını biraz dürtüklemek, onlara sorular sordurmak istedim. Genellikle bir yerin gerçekleriyle, dışardaki insanın o yer hakkındaki görüşleri arasında büyük bir uçurum oluyor. Özellikle Balkanlarda bunu gözlemledim. Ama Türkiye için de, başka yerler için de geçerli bu.

Meraklısı kimler?

BBC Türkçe:Peki Türkiye'ye, denizi, güneşi, doğası, tarihi ve yemekleri dışında, ilk bakışta yadırganan böylesi nedenlerle gitmek isteyenler kimler?

Nicholas Wood:Turumuza çok değişik çevrelerden insanlar katılıyor. Britanya'nın East Anglia bölgesinden bir emekli kadın, bir Portekizli akademisyen, iki Amerikalı, Türkiye'nin ekonomik kalkınmasıyla çok ilgili bir iş adamı... Çok değişik insanlar kısacası. Bu kişilerin hepsinin iyi eğitimli, meslek sahibi kişiler oldukları kanısındayım. Dış ilişkiler konusuna büyük bir ilgi duyuyorlar. Ve hepsi de, yeni Türkiye'nin nasıl geliştiğini çok merak ediyorlar. Örneğin bu seyahatte yabancı turistlerle pek ilişkilendirilmeyen Gaziantep'e gidiyoruz. Nedeni, Türkiye'nin son yıllarda, Anadolu'da gerçekleştirdiği ekonomik gelişmenin arkasındaki motoru görebilmek. Orada yaşayan insanların düşünce yapısını, onları yönlendirenin ne olduğunu anlayabilmek. Bu şekilde bu yeni enerjinin nereden kaynaklandığını kavrayabilirsiniz. Tabii İstanbul bir entelektüel merkez konumunda. İstanbul'da akademisyenler, siyasi yorumcular, gazetecilerle birlikte yemek yiyeceğiz, toplantılar yapacağız. Ama Tarlabaşı'na da gidip İstanbul'un hızla gelişimini izleyeceğiz, yörede yaşayan aileler ve işyeri sahipleriyle konuşacağız. Bunun ardındaki fikir, ulusun nabzını tutabilmek, siyasetleri yönlendiren kişilerin yanı sıra sıradan insanlarla bir araya gelmeye çalışmak. Türkiye'nin bugün nasıl değiştiğini anlayabilmek...

BBC Türkçe:Türkiye'nin böylesine değişik kesimlerine gittiğinizde belli bir merak uyandırmıyor musunuz? Aldığınız tepkiler ne yönde?

Nicholas Wood:Hiç kuşku yok ki Türkiye'deki siyasi tartışmalar son derece kutuplaşmış halde. İnsanlar bizi gayet sıcak karşılamakla birlikte, seyahat programımıza bakıp bize "Niçin filancayla konuşuyorsunuz? Aslında falancayla konuşmalısınız, size olan biteni daha doğru anlatır." dedikleri oluyor. Dolayısıyla sık sık Türkiye'deki derin görüş ayrılıklarıyla karşı karşıya kalıyoruz. Ve tabii herkes, başkasının değil, kendi görüşünün doğru olduğunu söylüyor. Birinci nokta bu; çok farklı siyasi düşünceler ve insanların bunları ne derece kuvvetle savunuyor olmaları. Dışardan gelen birisi için aslında çok müthiş birşey bu; Türkiye'yle kıyaslandığında Avrupa siyaseti son derece sıkıcı ve renksiz.

Güven eksikliği

Değinmek istediğim diğer noktaysa, Türkiye'nin kendine güvenmemesi. Ben bunu hayret verici buluyorum. Türkiye hızla büyüyor, Akdeniz çerçevesinde gücünü ortaya koymaya başladı ve ben Türklerin bu derece öz güvenden yoksun olmalarına ve diğer herkesin kendileri hakkında ne düşündüğüne bu derece önem vermelerine şaşıyorum. Bence Türkiye, buna fazla değer vermemesi gereken bir noktada.

AB üyeliği önemini yitirdi

Bununla ilgili bir nokta da Avrupa Birliği ile ilgili tartışmalar. Bence boş bir tartışma bu. Türkiye'nin artık Avrupa Birliği'ne ihtiyacı yok. Ekonomik ve siyasi anlamda kendi ayakları üzerinde durabileceğini kanıtladı. AB'ye katılma hedefi, daha çok bir yükselme isteği gibi. Türkiye bundan ne elde eder? Türkiye AB ile yakın ilişkilerini devam ettirdiği sürece, daha büyük bir siyasi yükü üstlenmesine gerek yok. Bence Türkiye AB içinde olmalı mı, olmamalı mı tartışması, yakında bir kenara bırakılacak ve insanlar kısa sürede, Türkiye'nin bölgede önemli bir ülke olduğunu, kendisini sorgulamasına gerek olmadığını ve kendisine giderek daha fazla güven duyması gerektiğini anlayacak. Ben, Türkiye'nin böylesine yükselen bir güç halindeyken, nereye gittiğini tam bilememesini ilginç ve şaşırtıcı buluyorum.

BBC Türkçe:Türkiye'ye gittiğinizde ya da Türkiye sözcüğünü duyduğunuzda aklınıza gelen ilk imge nedir?

Nicholas Wood:Büyüme. Kentlerin hızla büyümesi. İnanılmaz boyutlardaki hareketlilik. Türkiye, insanların düşündüğünden çok daha Batılı ve gelişmiş olan bir ülke. Ben en çok, Türkiye'nin ne yapacağının önceden tahmin edilememesini seviyorum. Son derece karmaşık bir ülke ve şimdi kendisini bir düzene sokmaya çalışıyor. Bu çok heyecan verici ve benim hoşuma gidiyor...

YORUMLARI GÖR ( 0 )

En Çok Aranan Haberler